Quantcast
Channel: MODA MASALLARI
Viewing all 502 articles
Browse latest View live

Clinique // 3 Adımlı Cilt Bakım Sistemi

$
0
0

Yazılarımı uzun süredir takip edenler bilirler, ciddi bir Clinique severim! Son zamanlarda cilt bakım ürünü alışverişini nispeten azalttığım için son çıkan ürünlerden biraz uzak kalmış olsam da, 3-4 ay önceki ürün gamlarını düşündüğümde denemediğim yok gibiydi 😊




madamruj.com`dan böyle bir hediye gelince sevindim açıkçası ve her 3`ü de hali hazırda denediğim ürünler olduğu için fikirlerimi paylaşmak istedim.

Clinique`in cilt tiplerine göre sınıflandırdığı bu mini cilt bakım kitlerinin 4 tipi bulunuyor, aslında anti-blemish versiyonunu da sayarsak 5 tip diyebiliriz. Benim cildim yağlıya dönük olduğu için ben genelde 3, 4 numaralı ürünleri ve anti blemish serisini tercih ediyorum.


Clinique Liquid Facial Soap yüz temizleme jeli (60ml); daha önce denediğim birçok ürüne tercih etsem de, çok artısını gördüğüm, durduk yere alıp kullanacağım bir ürün değil. Ben genel olarak temizleme jellerini değil temizleme köpüklerini kullanıyorum. Onlar daha yumuşak ve pürüzsüz hissettiriyor, dolayısı ile yıkama jelleri ile aramı açıyor. Bu jelin yağlandırmayı/parlamayı yatıştırdığını ve ortalama temizlediğini düşünüyorum ama yine de köpükleri tercih ederim.


Clinique Clarifying Lotion Tonik (100ml);özenerek cilt bakımı yaptığım günlerde tonik kullanmayı seven gruptanım. Bu toniği de bir süre kullandım daha önce. Yağı azaltma işine bir miktar daha katkı sağladığını ve ciltte kalan kalıntıları (clarisonic sonrası bile) güzel temizlediğini düşünüyorum. Fakat alkol içerdiğini de belirtmem lazım. Ben cildimin sivilceye meyilli olduğu dönemlerde ara ara alkollü ürünler kullanmaktan çekinmiyorum açıkçası ama uzun süre kullanımda cildi yoracaktır.


Clinique Dramatically Different Moisturizing Gel Nemlendirici (30ml); benim için çok net şekilde şimdiye kadar kullandığım en iyi yağlı cilt nemlendiricisi kendisi, oldukça uzun zamandır favorim. Hatta o kadar beğeniyorum ki en son 200ml`lik jumbo boyunu almıştım! - 2014`deki bitenler yazımda yazmışım bu nemlendiriciyi ilk ve yeri doldurulabilir bir ürün demişim ama 2 yıldır aynısını kullanıyorum :D - Hiç yağlı his bırakmayan, oldukça hızlı emilen, çok hafif ama yeterli nemi sağlayan bir ürün. Bu versiyonu yine yağlı/yağlıya dönük ciltler için. Normal ciltler için "ddml" diye bir versiyonu ve çok kuru ciltler için de "extended thirst relief" diye bir versiyonu mevcut. (Yoğun nemlendirici versiyonunu da arada nem maskesi gibi kullanıyorum, o da bana ağır gelmiyor açıkçası, çok kuru ciltler için yeterli olur mu emin değilim)

Clinique`in 4 numaralı bu seti yağlı ciltler için uygun bir set, yağlıya dönük ya da karma/yağlı olan ciltler için 3 numara daha uygun olacaktır. 

Tüm ürünlerin orjinal boylarını denemeden almak yerine, bu tarz avantajlı boyları uygun fiyata satışa sunulan ürünleri/markaları seviyorum. Clinique Cilt Bakım Setleri de şu an madamruj.com`da  clinique.com.tr`dekinden daha avantajlı görünüyor fakat benim bu siteden daha önce herhangi bir alışveriş deneyimim olmadığı için o konuda yorum yapamayacağım.

Son olarak yıllardır çekmecemde stoklu tuttuğum 3 favori Clinique ürünümü de belirteyim; Clinique anti-blemish köpük temizleyici, anti-blemish fondöten ve belirttiğim üzere dramatically different mous. gel nemlendirici.


Maybelline // Fit Me Fondöten

$
0
0

Maybelline Fit Me Fondötençok aklımda olan bir ürün değildi açıkçası ama sosyal medyadaki popülerliğini görünce, ve olay fondöten olunca dayanamayıp denemek istedim. Hangi indirimdi hatırlamıyorum ama 16-17tl civarında uygun bir fiyata da düşmüştü.


Satın alma aşamasında bir sıkıntı, testerlarının olmaması. Fondötene geçmeden önce bu konuda bir alt başlık açmak istiyorum, bu durum yeni gelen ürünler için çoğu mağazada böyle oluyor maalesef. Fondöten gibi bir ürünün denenenmeden satın alınmasının beklenmesi, alsan rengi uymasa değiştirmek istesen değiştirilmemesi, hadi onu açtın diyelim neyse açılmadığı bariz belli ürünlerinin iade kabul edilmemesi, ilgisiz, bilgisiz satış temsilcileri, doğru bilgilendiremeyen mağaza müdürleri vs diye dert yanacakken, dün watsons firması hakkında yayılan haberlerle daha doğrusu bu haberlere firmanın gösterdiği tavır üzerine işin iyice suyu çıktı. Bu konuda en çok payın bize düştüğünü düşünüyorum. Bu son olay sıradan müşteri sorunlarını fazlasıyla aşan çok çirkin bir olay, onu ayrı tutuyorum ama kendi adıma bir firma tarafından haksız bir tutuma uğradığımı düşündüğümde bir şekilde tepki göstermeye çalışıyorum. Bu bazen; ulaşabildiğim en üst makama şikayet etmek, bazen sosyal medyada paylaşmak, bazen şikayetvar`a yazmak, bazen o mağazadan bir daha alışveriş yapmamak oluyor. Böyle böyle gördükleri tepkiler artarsa belki bir düzelmeye vesile olur diye ümit ediyorum. "Aman şikayet etmekle uğraşamayacağım, aman ben almasam firma batacak mı?" dememek gerekiyor aslında.  

Ve Fit Me fondötene dönecek olursak;

Muhtemelen çok beklentim olmamasının da etkisiyle ben bu fondöteni oldukça beğendim. Genelde sosyal medyada birden popüler olan ürünlerde beklentiniz gereksiz bir yükselişe geçiyor ve ürün onu karşılamayınca hayal kırıklığı oluyor.

Kıvamı normal, ne çok kremsi ne çok akışkan, uygulama esnasında bir problem yaşatmadı. Mat hatta bence biraz da kadifemsi bir bitişi var, en çok bıraktığı bu hissiyatı sevdim sanırım.

Kapatıcılığı başarılı, çok incecik bir fondöten olmasa da maske etkisi gibi bir rahatsızlığı yok. Çok yağlı ciltlerde hemen her ürün gibi parlama yapacaktır bir süre sonra ama benim yağlıya dönük cilt tipimde böyle bir sorun yaratmıyor. Kalıcılığı da yine benim cilt tipime göre fena değil, 8 saatlik bir günün sonunda yer yer silinmiş ama çoğunlukla duruyor oluyor.

Göz kararı aldığım 120 numara da bana fena olmadı (pembe alt tabanlı açık/orta) neyse ki, o yüzden rahatlıkla kullanabiliyorum.

Özetle drugstore kategorisinde oldukça beğendiğim, devamını getirebileceğim bir ürün gibi duruyor şimdilik.

Kasım- Aralık Alışverişleri

$
0
0

Daha yakın zamanda yazdığım alışverişi azaltmak yazımı hatırlayanlar varsa selamlar 😊 Şaka bir yana yersiz bir alışveriş yapmadım gibi. 

The Balm Appetit Palet; gördüğüm günden beri aklımdaydı, indirime girmesini bekliyordum. Geçen hafta sonu %40`da denk gelince aldım (65TL) Baya uzun zamandır da Balm`dan bir ürün almamıştım. 

Burberry Brit Rhtim Floral; daha önce de bir şişesini severek kullanmıştım. Bittikten sonra uzun süre ıvır zıvır parfümlerle idare edip almamıştım, kredi kartımdaki puanları silinmeden son anda fark edince böyle değerlendirdim. Hızlıal.com sitesinde online puan kullanabildiğim için orasını tercih ettim. Orjinalliğinde bir sıkıntı yok ama kargolanması oldukça uzun sürmüştü.


Kiehl`s Daily Reviving Concentrate; uzun süredir severek kullanıyordum, bitmişti. Bir sürede de beklettim ama dayanamayıp aldım tekrar (149TL)

Kiehl`s Clearly Corrective White Serum; aynı serinin serumunu (leke için) kullanıyorum halen ve memnunum, o yüzden aynı serinin toniği de aklımdaydı ama fiyatı yüksek geliyordu. Kredi kartında 250TL`ye 60TL hediye gibi bir kampanya da olunca, bu şekilde değerlendirmek istedim. (139TL) Clearly Corrective Serumun yazısı da mevcut.

Geriye kalanlar da alışverişim hediyeleriydi, ikisi benim istediğim testerlar, paketin içindeki ise seyahat boy şampuan. 

[Bu arada geçen ay kiehls`in instagran yarışmasından hediye kazanmıştım, oldukça ilgisiz davranmaları yüzünden markaya sempatimi kaybetmiştim ama özür dilemelerini ve mağaza çalışanlarından olum memnuniyetimi göz ününe alınca, dayanamayıp tekrar alışveriş yaptım]



Son olarak ihtiyaç dahilinde bir cosmetica.com alışverişi yaptım. Cosmetica bir Antalya firması olduğu için, henüz bu kadar yaygın değilken bile bildiğim, sıklıkla alışveriş yaptığım bir yerdi fakat online olarak ilk defa denedim. Bir daha da tercih edeceğimi sanmıyorum. Black friday kampanyası için yapıkları indirim güzeldi fakat hem siteyi kullanışsız buldum hem de 28 Kasım`da yaptığım alışveriş elime 10 Aralık`ta geçti. Bu aradaki müşteri ilişkilerinden de çok memnun kalmadım.



The Balm Appetit Palet

$
0
0

The Balm`ın sınırlı sayıda çıkarttığı yeni paletler vardı biliyorsunuz. Baya uzun zamandır Balm ürünü almadığımı da göz önünde bulundurunca bu yeni paletlere gözüm kaydı. Geçen hafta %40 indirime denk gelince de, çok emin olmamakla birlikte The Balm Appetit paleti aldım.





Emin olmama sebebim renklerinin göründüğü kadarıyla hoş ama çok da bulunmaz renkler olmamasıydı. Ama işte yine ambalajın tatlılığına karşı koyamayarak almış bulundum.



Yapıları ortalama yumuşaklıkta, tozutmaya meyilli ama pigmentasyonları yüksek diğer ürünleri gibi. Boyutları da başarılı buldum, ne aşırı büyük, ne de küçük. Swatchlar da hemen aşağıdaki gibi.







Renkler biraz zevk meselesi tabii ama bana göre her telden çalan, biraz ondan biraz da bundan şöylesine eklenmiş bir palet olmuş. Her sırada 1`er tane açık renk mevcut, bunlar kullanışlı olmakla birlikte biraz sıradan kalmış, en alt sıradaki griler ise biraz demode ya da ben kendime yakıştıramıyorum. Böyle bakınca geriye az sayıda favori renk kaldı 😊

Uzun süredir Balm`dan bir şey almamış olmamın verdiği gazla ve ambalaja kapılarak yapılmış bir alışveriş olmuş benim için. Yine de kenarda köşede bırakmayıp, az da olsa hakkını vermek adına kullanmayı planlıyorum önümüzdeki günlerde.

Bitenler // Ocak 2017

$
0
0

Bloga yeni yazı giremeyeli baya zaman geçmiş. Bu arada iş temposu oldukça yoğundu ama şimdi biraz sakinledi neyse ki. Bu arada bitenler de fark etmeden birikmiş.





Palmolive Thermal Spa Duş Jeli; bu hindistan cevizli olan versiyonu beğendim, içinde çok minik peeling tanecikleri de var, tekrar alabilirim ama sls içeriyor.

Bioderma Node Şampuan;  aldığım kepek şampuanına ek tedavi tamamlayıcı şampuan olarak geçiyor. Sıvı bir ürün olduğundan köpürmeyecek diye düşünmüştüm ama beklentimden daha güzel çıktı. Tedavi edici bir etkisini görmesem de şampuan olarak beğendim. Yine de iki çeşit paraben içerdiği için tekrar almam sanırım.

Aussie Mega Instant Saç Kremi; bunu beğenmedim, varla yok arasında bir etki gösterdi ama aynısından 1 tane daha var dolapta açılmamış sanırım. Zaten hatırladığım kadarıyla Watsons markasıydı, artık kendilerinden alışveriş yapmıyorum.

Yves Rocher Kepek Önleyici Tonik; kuru saça uygulanan bir tonikti, ben de işe yaramadı. Gerçi bende bir süredir kepek için kullandığım hiç bir şey işe yaramıyor o ayrı. Ben ambalajını pratik bulduğumdan içine evdeki doğal yağlardan karıştırıp koydum.



Avon Natural Saç Açıcı Sprey; bunu beğeniyorum ara ara stokluyorum, kokusuna da bayılıyorum ayrıca.

Korres Makyaj Temizleme Sütü; Atina`dan aldığım Korres ürünlerindendi. Aslında güzeldi ama misel sular varken elim temizleme sütlerine gitmiyor bir türlü. Cildimin yağlıya dönük olmasının da etkisi var tabii. Bu ürünü ikili paket halinde almıştım, birisi bitti, birisi kenarda bekliyor.

Korres Tea Tree Yüz Temizleme Köpüğü; arındırmasını beğendiğim, yumuşak yapılı bir köpüktü. Yağlandırmayı önleme performansını Clinique anti-blemish kadar başarılı bulmadım ama.

LR Aloe Vera Şampuan; yüksek aloe vera içeriği saç derime bir fayda sağlar mı diye düşünerek kullandım bunu ama gözle görülür bir fayda sağlamadı maalesef. Şampuan performasnı da nötrdü bana göre. Ne artı, eksi.

LR Aloe Vera Sensitive Diş Macunu; bunu fena bulmadım, extra fresh versiyonunu daha çok sevsem de tekrar alabilirim. 


Giorgio Armani Si; bu parfümü daha önce de denedim bana ağır geliyor ama bu spreyli tester olayını çok sevdim. Kartonu üstten çekince hafifçe şişiyor, bastırınca sprey gibi işliyor.

Kiehl`s Nighly Refining Micro-Peel Serum; bu minik testerı çok merak ederek almıştım, poşette olduğu için verimli kullanamadım, bir fikrim de oluşmadı. Yine de tam boyunu almaya niyetlenmiştim ki, farklı 2 Kiehl`s çalışanı da 30 yaş üzerinde kullanılmasının daha uygun olduğunu söyleyip tavsiye etmedi. Yalnız internet sitelerinde yaşla ilgili bir ibare olmaması da düşündürücü.

Kiehl`s Midnight Recovery Serum; bu testerı daha verimli kullandım ve beğendim. Elimdeki nem maskeleri ve nemlendiriciler azalınca almayı düşünüyorum. Bu yağ formunda bir serum olduğu için aynı anda nemlendirici kullanmak benim cildime fazla geliyor.

Englis Home El Kremleri; fiyatlarına oranla beğenmiştim (3-4tl) nemlendirmeleri ortalama, kokuları her zevke hitap etmeyebilir, içeriğinde petrol türevi mevcut (piyasadaki çoğu krem gibi) ama yine de çantaya atmalık olarak sevmiştim.

CK2 Duş Jeli; parfümünün hediyesiydi, unisex bir koku ve benim çok hoşuma gidiyor. Parfümü kalaıcılık anlamında idare eder ama duş jeli vasattı.

LR Aloe Vera El Kremi; içerik olarak fena değildi ama nemlendirmesi çok hafif geldi, tekrar almayı düşünmüyorum.

Avene Termal Su; aklıma geldikçe sıktığım bir türlü düzenli kullanıp rutinini oturtamadığım ürünlerden termal sular. Bunun kokusu da azıcık değişmişti nedense.


Tony Moly I`m Real Yüz Maskesi; indirimde denk gelince almıştım, belirgin bir etkisini göremedim. Tekrar almayı düşünmüyorum.

İpek Bebek Pamukları; bu pamuklar devasa boydaydı, yumuşaklığı güzeldi fakat çok büyük oldukları için biraz ziyan oldular sanırım.

Pronail Keratinli Manikür Seti; bu eldivenli manikür setlerini seviyorum, indirimde denk gelirse ara ara alıp kullanıyorum. Ellerimi ve tırnak etlerimi güzel yumuşatıyor.

Watsons Isıtıcı Pedler; Watsons`ın şirket olarak fütursuzluğunu ortaya çıkaran sknadal öncesinde yapılmış bir alışverişti. İlk ısıtıcı ped deneyimim olduğu için karşılaştırma yapamayacağım ama bu pedler ısınmaktan ziyade ılınıyordu. Yani bir ağrıyı, sancıyı ya da acıyı azaltacak kadar bir ısınma sağlamaktan ziyade, olsa da olur olmasa da olur bir ılıklık sağladı.


Cilt Bakımı Rutinim, Favorilerim // Ocak 2017

$
0
0

Hem yeni çıkan ürünlere merakımdan hem de indirim/kampanya denilince gözüm döndüğünden olsa gerek, genelde elimde kullanabileceğimden çok daha fazla cilt bakım ürünü oluyor. Bir yandan bunları eritme derdindeyim ama bir yandan da çok karışık ve sayıca fazla ürün kullanmayı sevmiyorum. Bu yüzden yeni yılla birlikte en çok özendiğim kişisel hedeflerden birisi az ve öz alışveriş. Son zamanlarda makyaj/cilt bakımı adına almama performansım da fena değildi sanki ✌ 



Son aylarda el, yüz ve vücut için kullandığım tüm ürünler fotoğrafta gördüklerinizden ibaret; 
-Sabah nemlendirici yerine Kiehl`s Daily serum,
-Güneş kremi olarak Dermoskin,
-Göz kremi olarak Shiseido,
-Yüz yıkama köpüğü olarak Herborist (buraya eklemeyi unutmuşum), 
-Tonik olarak Kiehl`s,
-Üzerine yine Kiehl`s leke serumu
-Haftada birkaç gece tonik ve serum yerine Shiseido Sleeping Mask,
-Haftada 1-2 Apivita maske
-Haftada 2-3 Apivita peeling,
-La Roche Posay kremi de ihtiyaç duydukça hem yüzüme hem vücuduma kullanıyorum. Ürünler hakkında kısa yorumlarım da aşağıdaki gibi;

Kiehl`s Clearly Corrective White Serum; yakın zamanda çıkan bu toniğin serumunu kullandığım için, tonikle de desteklemek istemiştim. Aldığımdan beri severek kullanıyorum, fiyatı tonik için biraz yüksek (139TL) ama serumla birlikte daha iyi etki edeceğine inanıyorum. Bir de yumuşacık yapıyor yüzümü.

Shiseido Ibuki Beauty Sleeping Mask; 1-2 aydır çok severek kullandığım ürünlerden birisi kendisi. Ayrıntılı yazısı mevcut, ürün ismine tıklayarak ulaşabilirsiniz. 

Tonny Molly Panda`s Dream White Hand Cream; el kremi için benim ödemeyi düşündüğüm bir miktarın çok üzerinde (44TL) ama çok sevdim. Bu kış elimden düşmedi. Hem yoğun hem de yağlı his bırakmıyor. 


La Roche Posay Cicaplast Baume B5 Krem;çok kuru ve tahriş olmuş ciltler için önerilen bir bakım kremi. Ben bir kaç sefer çok kuruyan ellerime ve burun kenarlarıma sürdüm ve memnun kaldım. Bu minik boyu eczaneden 10 liraya almıştım, daha büyük bir boyunu da aldım daha sonra. 

Shiseido Bio-Performance Glow Revival Göz Kremi; açıkçası gözaltlarımda renk, torbalanma ya da nemsizlik gibi büyük sorunlar yaşamadığım için göz kremlerinden beklentim çok büyük değil, daha doğusu "aa bu krem çok iyi" gibi bir yorum yapacak durumda değilim. Benim için normal derecede nemlendirmesi ve yapısının güzel olması yetiyor. Shiseido`nun bio-performance serisini güvenilir bulduğum için tercih etmiştim. Bu kremin bir de aydınlık verme gibi bir vaadi var, içinde çok minik aydınlık tanecikler içeriyor (sedef ya da sim değil ama nasıl tarif edeceğimi bilemedim) Çok bariz bir aydınlık vermese de hafif bir etki yaratıyor. O yüzden geceleri değil gündüzleri kullanmayı tercih ediyorum bu kremi, şimdilik memnunum.

Shiseido Ibuki Multi Solution Gel; aslında çoklu etkisi olan ürünlerden pek haz etmiyorum ama Shiseido olunca bir şans vermek istemiştim. Bu ara kullandığım ürünler içindeki en manasız bulduğum ürün oldu sanırım. Jel daha doğrusu jöle kıvamlı ürünün en başta yapısını sevemedim. Sivilcelere, nemsizliğe, stresin etkilerine vs vs ne varsa iyi gelir gibi bir hedefi var ürünün. Makyaj altına ya da üstüne bölgesel olarak uygulayabilirsiniz diyor. Ben cildimin problemli olduğu dönemlerde denedim ama bir faydasını göremedim.

LR Aloe Vera Lip Balm; paraben ve petrol türevi içermediği için rahat kullandığım ve etkisini de beğendiğim lip balmlardan birisi oldu.  Aslında favorim hala Burt`s Bees`ler ama LR biraz daha kremsi ve yumuşak.


Bu üçlü ise bir süredir ciddi ciddi favorim;
Apivita Propolisi Yüz Maskesi; Apivita Yunanistan`ın temiz içerikli markalarından birisi, şimdiye kadar denediğim ürünlerinin de hemen hepsini sevdim ama bu maske ve peeling özellikle favorim. Propolisli kil maskesi yağlı ciltler için olan bir ürün, şimdiye kadar kullandığım en yumuşak maskelerden birisi olabilir. Arındırma hissiyatı da başarılı ama asıl güzel olan kısmı kurusa bile kaskatı olmaması ve cildi kurutmaması, germemesi sanırım.

Apivita Face Scrub with Bilberry; bu da çok çok minik, kum gibi tanecikler içeren bir peeling. Maskenin yedeği var ama tekrar Yunanistan`a yolum düşerse yedekleyeceğim ürünlerden birisi de bu olacak. Merak edenler için Apivita ve Korres alışverişimi de yazmıştım daha önce.

Dermoskin Acne Matte SPF 50 Güneş Kremi; yakın zamanda keşfettiğim ürünlerden birisi oldu. Daha önce Dermoskin markasından bir ürün kullanmış ve beklentimin üzerinde olduğunu görmüştüm. O cesaretle bu güneş kremini de denemek istedim. Asıl maksadım Kiehl`s Ultra Light Daily güneş kremine daha uygun fiyatlı bir muadil bulmaktı. %100 muadilli diyemem ama bu da güneş korumasına güvendiğim, cildimi yağlandırmayan, makyajın altında rahatsız etmeyen bir güneş kremi oldu. Fiyat olarak da yarısı kadar aşağı yukarı. İçerik vs daha ayrıntılı yazısını yazacağım mutlaka. 


Loreal Mucizevi Yağ; benim yağlı cildime çok fazla gelen bir üründü, kesinlikle beklentimin çok altında çıkmıştı ve sadece 1 sefer kullanmıştım ama şimdi ziyan etmemek adına vücut yağı olarak kullanıyorum, bu şekilde oldukça başarılı buldum 😊

Kiehls Clearly Corrective Leke Serumu; sevdiğim ve düzenli kullanımda etki ettiğine inandığım ürünlerden birisi. Ayrıntılı yazısını ürün ismine tıklayarak okuyabilirsiniz.

Kiehl`s Daily Reviving Concentrate; sabahları nemlendirici yerine kullandığım ve çok sevdiğim ürünlerden birisi yine. Aynı ürünmüş gibi algı yarattığından, Loreal Mucizevi Yağ ile Kiehl`s Daily Reviving karşılaştırmasını da yazmıştım daha önce. 



La Roche Posay // Cicaplast Baume B5

$
0
0

La Roche Posay`in Cicaplast kremi yine birçok ürün gibi sosyal medyada görüp haberdar olduğum ürünlerden birisiydi. Temel olarak yıpranmış, tahriş olmuş ciltleri iyileştirmeyi vadeden bir ürün. Ele, yüze, vücuda rahatlıkla kullanılabileceği hatta bebek bakımı için de uygun olduğu belirtiliyor. 




İçeriğinde madecassoside, bakır, çinko, manganez (cilt onarımı için etkili), LRP termal su, panthenol ve shea butter mevcut. Parabensiz ve parfümsüz olduğu da özellikle belirtilmiş.


Ben ara ara el kremi, ara ara da vücut kremi olarak kullandım. Her iki kullanımdan da memnun kaldım. Soğuk havaların etkisi ile normalden daha fazla kuruyan cildime iyi geldi. .gerçi cildimde çok aşırı bir kuruma ya da tahriş durumu mevcut değildi ama yine de güzel etki ettiğini düşünüyorum. Yapısını da beğendim, el kreminden daha akışkan ama akıp bulaşacak kadar da değil. Kolay emiliyor, yapışkan bir his bırakmıyor. 

Ambalajı da düzgün tasarlanmış, ince ucu sayesinde ürün ziyan olmuyor. Ben denemek için en küçük boyunu (15ml) almıştım eczaneden. Memnun kalınca büyük boyunu da aldım, küçüğünü çantama atarım dedim. Bu arada fiyatları da 10TL`den başlıyordu. 

İçerik listesi de aşağıdaki gibi;





























Her gün her gün değil, ara ara kullandığım için, bu aldıklarım bana bu kış rahatlıkla yeter. Önümüzdeki yıl alıp yine el altında bulunduracağım ürünlerden birisi olur sanıyorum. 

Barcelona Kozmetik Alişverişi

$
0
0

Genelde yurt dışına giderken aklımda kozmetik adına bir sürü ürün listesi dönüyor, özellikle Sephora`ların, Lush`ların yerlerine bakıyorum ya da o ülkeye ait alınabilecek özel bir marka var mı diye araştırıyorum. Fakat bu sefer Barcelona için o hazırlığa girmedim, hem vaktimiz çok geniş değildi hem de dakika başı artan doviz kuru malum...




Akışına bırakmış halimle aldıklarımda bunlar oldu 😊


Apivitalar; karşıma birden fazla sefer çıkınca dayanamadım. Aslında Apivita bir Yunanistan markası, temiz içerikli ve makul fiyatları var. Geçen yıl "Yunanistan Kozmetik Alışverişi" yazımda daha ayrıntılı bahsetmiştim! Barcelona`da bu kadar çok denk geleceğimi hiç düşünmemiştim fakat hem büyük eczanelerde hem de "El Corte Ingles" mağazalarında denk geldim. Arı sütlü sıkılaştırıcı yüz maskesi ve zeytinli yüz peelingi aldım. (13-15€) Bu markanın bir de kahverengi ambalajlı kil maskesi var ki kendisine bayılıyorum! Bende yedeği olduğu için almadım ama siz denk gelirseniz mutlaka alın.


China Balm/Tiger Mağazası; tamamen anlık ihtiyaç alışverişi oldu. Nedense Barcelona`da yürüme işini biraz abartmışız. Geçtiğimiz yıllarda bu bol yürümeli geziler hep yaz aylarına denk gelmişti ve ben çoğunlukla Birkenstock parmak arası terlik tercih ediyordum. Bu sefer kışa denk gelince Nike Air Max tercih ettim ama olmadı! Benim ayak yapımdan mıdır bilmem ama o Birken`lere verdiğim para son kuruşuna kadar helal olsun. Orada satıldığına denk gelsem kış falan demeden alıp ayağıma geçirecektim herhalde 😊 Ne diyordum China Balm! Onu da iste ayaklarımın ağrısını biraz hafifletir ümidi ile aldım, sanki biraz işe yaradı gibi. 


Sephora/ Marc Jacobs; El Corte Ingles mağazalarının içinde küçük Sephora`lar vardı ama çok fazla ürün çeşitliliği yoktu. Daha sonra Catalunya Meydanında kocaman bir Sephora`ya denk geldim. Hourglass olmaması ve çalışanların bu markadan bi haber olması şaşırtıcıydı ama yine de bizde olmayan Too Faced, Kat Von D, Marc Jacobs, Bare Mineral, Rituels gibi reyonlar gözümü döndürmeye yetti. 

Kat Von D paletlerde çok aklım kalsa da, indirimde olan bu Marc Jacobs pudradan yana kullandım hakkımı. 45€`dan 30€`ya düşmüştü. Geçen yıl Marc Jacobs`dan bir tane ruj almıştım, çok beğenerek kullanıyorum, o yüzden pudrayı da denemek istedim.


Sephora`dan bir de spatula gibi olan bu maske fırçasını aldım (5€ civarındaydı). Bunu daha önce İtalya`da görüp almamış ve pişman olmuştum. Bizde sorduğumda da olmadığını söylediler ama o anlık mı yoktu, hiç mi olmuyo bilmiyorum. Dün kullandım hoşuma gitti

Son olarak Kiko`ya da şöyle bir girdim. Güzel şeyler vardı ama sadece 1 tane dudak kalemi aldım. Enigma 06 rengi çok hoşuma gitti, yapısı da yumuşacık ruja yakındı. (2.90€) Kiko`lar artık bizde de var ama çok yaygın değiller. Yurt dışındakilere daha sık yolum düşüyor desem yalan olmaz.


Özet olarak Barcelona`da kozmetik adına ne var ne yok derseniz?
El Corte Ingles`in özellikle Catalunya Meydanı`ndaki büyük mağazasının giriş katında lüks kozmetik adına çok fazla seçenek vardı. 

Aynı El Corte`nin alt katında ise kocaman bir dermokozmetik katı mevcut. Yine orada da bizde olan olmayan bir çok farklı markayı bulabilirsiniz. Sephora yine benzer şekilde bizde olmayan bir çok markayı satıyor ve yine Catalunya Meydanı`ndaki mağazası oldukça genişti. Bir de Rituels, Lush ve Kiko mağazaları gözüme çarptı. 

Bu arada İspanya`da tax free alışveriş sınırı 90€, özellikle El Corte`den gıda, kozmetik, giyim, çanta hatta Pandora alışverişinizi bile yapabileceğiniz için tax free adına avantajlı olabilir, aklınızda olsun.

Bu seyahat sonrası alışveriş adına aklımdan şunları geçirdim; Türkiye`den aynı ürünü genellikle daha pahalıya ve daha kötü bir hizmet ile satın alıyoruz. Gümrük vergisi, o vergisi, bu vergisi bitmek bilmiyor. Üstelik firmalar da müşteriyi adam yerine koymuyor, hakkını vermiyor. Bundan sonra ülke içinde yaptığım alışverişi minimuma çekip, yurt dışına çıktığımda alışveriş yapmayı düşünüyorum. Hem daha insancıl bir hizmet alıyorum, hem daha fazla seçenek buluyorum, hem daha uygun fiyata alıyorum (çoğu ürün için böyle en azından) hem de toplu bir alışveriş yaptığımda ödediğim vergiyi geri alıyorum.  Yurt dışından 80€`ya alabildiğim ürüne Türkiye`de 650 tl ödemek salak gibi hissettiriyor mesela. Bundan sonra canım sıkıldıkça online alışveriş yapmak yerine, kenara seyahat için para koymayı hedefliyorum! Yurt içi alışverişi ise gerçekten ihtiyaç durumlarına ya da gerçekten indirimli olan ürünlere saklıyorum.



Barcelona Gezi Notları

$
0
0

Barcelona uzun zamandır gönlümde olan bir şehirdi. Anlatmazsam olmaz; üniversitede Erasmus programı ile Valencia`ya gitmiştim. Avrupa şehirleri arasında 15€-20€ gibi çok uygun fiyatlara uçak bileti bulunabiliyor biliyorsunuz, biz de bir akşam arkadaşlarla gaza gelip Milano, Paris, Berlin, Roma farklı farklı tarihlere bir sürü uçak bileti aldık! Avrupa geçişlerinde kimsenin vize sorduğu yok zaten ama bir de yeşil pasaport şımarıklığı var tabi o zamanlar :D Biz iki kız son seyahate Roma`ya gittik o dönem. Yurt dışı turumuz tamamlanınca son ay kalan paramızla da Barcelona ve Madrid yapacağız sözde. [Buraya hemen bir parantez eklemek istiyorum, Erasmus`un amacı ya gezebildiğiniz kadar gezmek ya da bir bağlantı kurup orada kalmak, gitme şansı olan arkadaşlara şiddetle tavsiyedir] Neyse dediğim gibi en son Roma`ya gittik, dönüşte nasıl bir salaklıksa, ortada belirgin bir neden yokken hava alnına geç kalıp uçağı kaçırdık :/



Üzerine daha da büyük salaklık yapıp bir panik haliyle bir sonraki uçağa hemen bilet aldık. Gidiş dönüş 25-30€ falan ödediğimiz uçak biletinin tek dönüşüne 150€ gibi birşey ödemiştik sanırım. Para falan da kalmadı tabii sonra Barcelona planı iptal olmak durumunda kaldı 😢  Kısmet 8 yıl sonrasına Murat`la birlikteymiş demek ki! 

Barcelona bildiğiniz gibi Avrupa`daki en popüler turist noktalarından birisi. Fiyatlar ne zaman baksam uçuk. Geçen aylarda Pegasus sağolsun 1-2 günlüğüne ciddi bir indirim yapınca fırsat bu fırsat deyip, sürekli takılan internet sitesinin başında gerek mobilden, gerek masaüstünden deli gibi uğraşmak neticesinde biletlerimizi oldukça makul bir fiyata almayı başardık! [2 kişi gidiş dönüş 420TL gibi komik bir fiyattı]

Barcelona`da Nerelere Gitmeli?
Şöyle bir gezi bloglarına bakarsanız liste 3 aşağı 5 yukarı aynı aslında;
  • Sagrada Familia,
  • Casa Batllo,
  • Casa Mila,
  • Park Güell,
  • Picasso Müzesi,
  • La Rambla Caddesi,
  • Catalunya Meydanı,
  • Espanya Meydanı,
  • Barcelonata Plajı,
  • Montjuic Tepesi,
  • Poble Espanyol,
  • Camp Nou
Liste ilgi alanlarına göre biraz daha uzatılabilir tabii, aslında çok uzun bir liste de sayılmaz çünkü çoğu birbirine yakın, bir çırpıda görülebilecek konumlarda. Bizim Barcelona`da 3 günümüz vardı ve bu listenin bir kısmını planlı, bir kısmını da plansız bir şekilde elemek zorunda kaldık. 

Camp Nou

Birçoklarımız gibi benim de sevdiceğim sağlam bir futbol sever  😞 Muhtemelen babamın ve erkek kardeşimin zerre ilgisinin olmaması sebebi ile ben de pek haz etmem futboldan ama söz konusu Barcelona olunca azıcık gaza geldim ne yalan söyleyeyim. Murat stada illa ki girecekti ama gittiğimiz tarihe bir maç da denk gelince "bir daha ne zaman Barcelona maçına gitme fırsatımız olur ki" diye düşünüp maç bileti aldık. 

Meraklısına maç biletleri için birkaç not;
  • Yerli bloglarda, gezi sitelerinde Barcelona maç bileti diye arama yaptığınızda Türkçe bir siteye yönlendirmiş herkes. "Vay efendim kandırılmayın, hem de Türkçe site rahat rahat buradan alın" diye. Biz bu siteyi kullanmadık, Barcelona`nın kendi sitesinde fiyatlar daha avantajlıydı, bilet almakta da herhangi bir zorluk çekmedik.   
  • En büyük zorluğu stadın neresinden bilet alalım diye karar verirken yaşadık sanırım ama adamlar kamera eklemiş, bileti almadan stadın o noktadan nasıl gözüktüğüne bakabiliyorsunuz. 
  • Biz orta katın önlerinden bir yer tercik ettik, oldukça rahattı.
  • Ödeme sonrasında biletlerinizi size online olarak veriyor, bir yere kaydedip onların çıktısı ile girmek mümkün. Elimde orjinal bilet olsun saklarım diyorsanız da bir çok yerde bulunan (stadın bir girişinde de var) La Caixa bankamatiklerinden ödeme yaptığınız kredi kartı ile bastırabilirsiniz. [Bankamatikte para çıkış bölmesinin yanında "tickets" diye de çıkış bölmesi vardı resmen]
  • Stada ulaşım metro ile çok rahat ama hangi kapıdan giriş yapacağınıza göre en kısa metro noktasını bulursanız daha pratik olur. Yanlış hatırlamıyorsam stadın 20 civarı kapısı vardı!
  • Maç girişinde kesinlikle bir izdiham yaşanmıyor, elinizde biletiniz olduktan sonra gayet kısa sürede ve rahat şekilde içeriye girebilirsiniz (Çünkü dediğim gibi çok fazla kapı yapmış adamlar) 
  • Bizim aldığımız biletlerin tanesi 50€ civarındaydı ama maçına ve aldığınız yere göre fiyatlar çok değişecektir
  • Maç tarihleri çok uzun zaman öncesinden belli olsa da son 15 gün kalana kadar netleşmemiş oluyor, günü ve saati değişebilir, bunu da aklınızda bulundurmanız gerekiyor.

Nitekim bizim Pazar günü 20:00`de diye aldığımız maç Cumartesi günü 16:45`e alındı (bu değişikliği kendiniz internetten takip ediyorsunuz, zaten yakın tarihte almadıysanız biletlerin üzerinde zaman yazmıyor) ve hava alanından çıkıp koşa koşa maça yetişmek durumunda kaldık. Çok geç kaldık diye düşünürken metroda maça giden bir sürü insana denk geldik. Biz stadın kapısına geldiğimizde marşlar okunuyordu. Uyduruk bir güvenlik aramasından sonra içeriye girdik, Murat "ay başlangıcını kaçırdık" diye söylenmeye başlayınca beni de panikletti ve stadın içine girdikten sonra ufak bir şaşkınlık yaşadık yerimizi bulana kadar 😊 Yine de maçın 4. dakikasında yerimize oturmuştuk ✌ Bu arada yerimizde başkaları oturuyordu ama görevliye söyleyince gelip onları kaldırdı hemen. Tahmin ettiğimden daha zevkli ve hızlı geçti, maçı çok takip etmedim itiraf etmem gerekirse ama ortamı gözlemlemek zevkliydi. Tabii bol gollü bir maç olması da zevki arttırmış olabilir (Barcelona:5  - Las Palmas:0)

İzlediğimiz maçta 80.000 civarında seyirci varmış, yine de çıkışta herhangi bir zorluk çekmedik. Zaten biz birkaç fotoğraf çekelim diyene kadar stat çoktan boşalmıştı. Biraz sonra anladık ki o kalabalık olduğu gibi FC Official Barcelona Store`a koşmuş. Girişinde resmen izdiham vardı ama girmeden geri dönmeyi aklımıza bile getirmediğimizden mecbur daldık kalabalığın arasına!

bu fotoğraf kapanış vaktinde çekildi, o yüzden boş!


Gördüğünüz üzere Barcelona Store`da ne ararsanız [hatta aramadıklarınız bile] mevcut. İlla ki tatlı şeyler vardı, özellikle formalar ve çocuk ürünleri oldukça cezbediciydi ama fiyatları Barcelona genelinde olduğu gibi oldukça pahalı. Döviz kurundan söz etmiyorum bile, € cinsinden de oldukça pahalıydı bence. Sıradan hatta uyduruk ürünlerin üzerine kendi armalarını basıp fiyatı nerdeyse ikiye katlamışlar! Örneğin bir "Barca" logolu Nike eşofman üstünün teknolojisiz olanı 80€, dryfit olanı 130€`du. 

Yine de ufak tefek birşeyler almadan çıkamadık 😊
Park Güell

Barcelona dedin mi meşhur fotoğraflardan birisi bu Park Güell fotoğrafı! 1900-1914 yılları arasında inşa edilmiş bir Gaudi eseri. Pazar günü şehirde yapılabilecek en güzel aktivitelerden birisi burası diye düşünüp Murat`ı sürükledim ama azıcık hayal kırıklığı olduğunu söylemeliyim! 

Neden öyle oldu hemen anlatayım ki siz aynı hataya düşmeyin! Park Güell`e ulaşım için kendi sayfasından ve metro haritalarından baktığımda 2 farklı metro durağı ile ulaşımın mümkün ve her birinden aşağı yukarı aynı yürüme mesafesinde (15dk) olduğu belirtiliyordu. Her yerde okuyacağınız üzere parkın ücretsiz bir yeşil alanı ve ücretli (8€) bir gezi alanı mevcut. Biz asıl görmek istediğimiz bu renkli alana en uzak olan metro çıkışını seçmişiz (Vallcarca/Line 3). Yürü yürü yol bitmedi, tam "oh geldik" deyip kendimizi parkın içine attık, bu sefer de asıl görmek istediğimiz kısmı bulana kadar canımız çıktı. Bildiğiniz ormanlık alan, sabah koşusunda olanlar, köpeğini gezdirenler. Yol birkaç defa 2`ye 3`e ayrılıyor, bir tabela koymuşlar ama anlamak ne mümkün! Parkın içinde de sağlam yarım saat yürüdük sanıyorum ve çok yorgunluk (parka kadar olan yol biraz tırmanış da içeriyordu çünkü). Ben şimdi buralarda bir yerde bir vaha çıkacak ve tüm yorgunluğa değecek derken, asıl aradığımız bu renkli kısmı bulduk nihayet. 

Yarım saatlik periyotlar şeklinde satılan biletlerden aldık hemen (ücretli alanda geçirilen sürede kısıtlama yok fakat girişler yarım saatte bir yapılıyor). Kapıda satılan biletler 8€, online alırsanız 7€ ama giriş saati olduğu için dikkatli olmak lazım! Ücretli kısım; bu meşhur fotoğrafın çekilmesine olanak veren genişçe bir terastan, Gaudi`nin dragonundan, ve 2 şirin evden oluşuyor. Yani aslında fotoğraflarda gördüğünüzden daha fazlası yok! Hepsi bu! Ben daha geniş, daha zengin bir yer hayal etmişim demek ki. Birkaç yıl öncesine kadar ücretsiz olan alanı, "buranın manzarası çok güzel, çevresini çevirelim ücretli yapalım" demişler resmen 😊 Kaldı ki içinde yabancılar olmayan bir fotoğraf çekmek de biraz imkansız. Biz kış dönemi gittiğimiz halde kalabalıktı, bahar ve yaz dönemlerini düşünemiyorum bile! [Parkta bir de Gaudi`nin evi var ama o ayrıca ücretli]

İlk defa Barcelona`ya gidiyorsanız gitmeden olmayacak tabii ama siz siz olun ya metrodan sonra taksiyle kapısına kadar gidin, ya da bu girişe en yakın (2km) olan Lesseps /Line 3 metro durağında inin! Bizim gibi boşa enerji ve zaman tüketirseniz bulduğunuzla memnun olmayabilirsiniz 😊

Hypostyle odası, seyir terasının altı
Gaudi`nin Dragonu


seyir terasından görünen evlerden parkın manzarası
Barcelona`da gördüğüm en tatlı şey bunlardı sanırım ama bir tuzluğa 21€ verecek kadar kafayı yememişim çok şükür 😊
Picasso Müzesi

Hadi itiraf edeyim Picasso müzesine gitmemizdeki sebep Pazar günü mağazaların kapalı ve müzenin ücretsiz (3`ten sonra) olmasıydı 😊 Bir de "Guernica" görsem güzel olurdu demiştim ama cahillik diz boyu 😝 Guernica daha yakınımızda bir yerde Sofya`daymış meğer!

Picasso müzesi bizim gittiğimiz saatlerde ücretsiz olduğundan, girişinde oldukça uzuuun bir sıra vardı. Dibine kadar gelmişken bekleyelim dedik, içerideki eserler de güzeldi ama ilgi alanınıza çok girmiyorsa, mutlaka gidilmesi gereken yerlerden değil bence. Çıkıştaki hediyelik eşya kısmı oldukça güzeldi. Bir de müzenin hemen yakınındaki Ale-Hop mağazasına uğrayın mutlaka. Bu mağaza Tiger`in İspanyol versiyonu ve İspanya`nın bir sürü yerinde var. Uygun fiyatlara tatlı ürünler satıyor. Kruvasanları ile meşhur Hofmann pastanesi de bu civarda, biz uzaklaştıktan sonra fark ettik ne yazık ki 😢

Casa Mila ve Casa Batllo
Casa Batllo
Casa Mila
Aynı cadde üzerinde (Passeig de Gracia) birbirine yakın aralıklarda olan bu 2 ev de tahmin edeceğiniz üzere Gaudi`nin eseri. Girmeli miyiz diye internetten baktığımda her ikisinin içi de hoş gözüküyordu. Aslında gidilen şehirde hiç bir müzeye, kliseye vs girmeden sadece sokak, cadde dolaşmayı sevmiyoruz ama Barcelona`da durum biraz farklı oldu. En popüler yerlerin hepsi aynı kişinin eseri olunca ve giriş ücretleri de oldukça yüksek olunca [Casa Batllo 23€, Casa Mila 17€] bu sefer pas geçtik. Görkemliden ziyade tatlı gözüken dış cepheleri ile yetindik. Yine de girseydik ilk tercihim Casa Batllo olacaktı. 

Sagrada Familia
k: https://static.dezeen.com
Şehrin en önemli sembolü "Sagrada Familia/Kutsal Aile" bazilikası modern mimarinin ilk eserlerinden sayılıyormuş. Eser yine Gaudi`ye ait 😊 Yapımına 1882`de başlanıyor, 1883`de Gaudi devralıyor ve 1926`ya kadar devam ediyor fakat Gaudi`nin tramvay kazasında ölmesi ile yarım kalıyor. O günden bu güne halkın yardımlarıyla gıdım gıdım yapılmaya devam ediliyor, hatta giriş biletlerinin üzerinde de "bu bilet ile bazilikanın yapımına katkıda bulundunuz" ibaresi mevcut! 2026`da yani Gaudi`nin ölmünün 100.yıl dönümünde tamamlanacakmış sözde... 


Mimari, tahmin edeceğiniz üzere yakından daha da etkileyici! Gerçi bana göre bir Notre Dame, bir Duomo di Milano kadar büyüleyici değil (tarihi de onlar kadar eski değil) ama yine de içinde dolaşmaktan büyük keyif aldım. Tüylerimi diken diken eden tarihi bir keyiften ziyade, modern sanatlar müzesine girmişim gibi farklı bir keyifti benim için. Girmeden dönseydim üzülürdüm.

Benim gitmeden önce okuduğum yazılarda Sagrada Familia bilet sırasının çok uzun olduğundan bahsediliyordu hep ama mevsimden dolayı sanırım biz 3-4 dk bekledik sadece. Giriş biletleri kapıdan alırsanız 2€ kadar daha pahalı. 30`yaşın altındakiler için basic bilet; internetten alırsanız 13€, kapıdan alırsanız 15€. Biletlerde giriş saati belirli olduğu için internet biletlerini planlı almakta fayda var yine.

Catalunya Meydanı/Plaça de Catalunya
k: http://www.barcelonainfo.nl/
Mağazalar, cafeler ve merkezi oteller için şehrin en canlı, en hareketli bölgesi burası sanıyorum. Bizim otelimiz de bu meydana çok yakın olduğu için çevresinde bolca yürüdük. Hemen meydanda büyük bir El Corte Ingles, (alt katında bir supermarket ve ayaküstü lezzetli şeyler atıştırabileceğiniz yerler de mevcut), Apple Store, Desigual,meydanın çevresindeki caddelerde ise Topshop, Sephora, The Other Stories, Barcelona Store, Inditex grubu ve daha bir çok mağaza var. Meydandan yukarıya doğru yürüdüğünüzde Casa Mila ve Casa Battlo`nun olduğu caddeye çıkıyorsunuz, denize doğru yürüdüğünüzde ise La Rambla caddesine çıkıyorsunuz. 

La Rambla Caddesi
k: http://res.cloudinary.com/

Catalunya Meydanı Taksim Meydanı`na, La Rambla ise İstiklal`e benzetilmiş hep. Bana göre Catalunya, Taksim`den çok daha keyifli ama La Rambla için aynı fikirde değilim. Caddede çift yönlü trafik akıyor, ortadaki alan ise yayalara ayrılmış durumda. Bolca restoran ve ufak tefek dükkanlar mevcut. Ara sokakları keşfetme imkanımız olmadı çok fazla ama bir İstiklal tadı vermedi. Fakat La Rambla`daki en güzel mekan kesinlikle Mercat La Boquera. Burası Pazar hariç her gün açık olan bir pazar yeri. Ben yerel ürünlerin satıldığı bu tazr yerleri gezmekten ayrıca keyif alıyorum zaten ama sizin ilgi alanınıza girmiyorsa bile atıştırmalıklar ve yemek yemek için çok ideal bir yer. 







Özellikle uygun fiyatlı ve çeşit çeşit içeceklerden sadece 1 tane içebildiğim için çok üzgünüm. İçecekler dışında çerezler, hemen alınıp yenebilecek durumda satılan meyveler, çikolatalar aşırı iştah açıcı. Deniz mahsüllerini ayak üstü yiyebileceğiniz ya da barlarına oturup yiyebileceğiniz mekanlarda mevcut. Yalnız şansımıza karışık bir deniz ürünleri tabağı aldık, hayatımda yediğim an kötü kalamardı 😞 

İspanya Meydanı/ Plaça de Espanya
k: http://gezipgordum.com

Bu meydanın bir ucunda dış cephesi korunmuş içi ise avm`ye dönüşmüş olan bir arena, bir ucunda da Katalan Milli Sarayı bulunuyor. Catalunya meydanı kadar hareketli bir meydan olmasa da mimari olarak daha etkileyici. İnsan kendini caddenin ortasına atıp fotoğraf çekmeye çalışmaktan alamıyor. Sarayın önündeki çeşmelerde ise haftanın belli geceleri ışık gösterisi oluyormuş (The Magic Fountain of Montjuic) kış dönemi için Cumartesi-Pazar 19:00-21:00 saatleri arasındaydı fakat biz Cumartesi gecesini maçta, Pazar gecesini de Picasso Müzesi`nde harcadığımız için göremedik.

Yeme İçme

Hem Barcelona hem de İspanya`nın geneli için verebileceğim en tatlı tavsiye bu üçlüdür 👌

  • Kinder Hippo`lar bir ara bize de gelip ışık hızı ile kaybolmuştu,
  • Pim`s Fransız malı sanıyorum ama İspanya`da da yaygın,
  • Renkli patlamış mısırlar ise efsane, gerçi benim asıl sevdiklerim açık satılan taze taze alıp yediklerimizdi ama marketlerde satılan bu versiyon da iş görür.
Tadına bakılacaklar listesi ise çok net aslında;
Paella, Cava, Sangria, Tortilla, Patatas Bravas ve denk geldiğiniz diğer Tapas çeşitleri. Biz paella ve sangria için La Rambla`da gözümüze kestirdiğimiz bir restorana girdik, fiyatlar ve lezzletler ortalamaydı. Tapas için ise Tapa Tapa ismini baya duymuştum, menüleri çok net ve açık olduğu için biz de orasını tercih ettik ama çok lezzetli bulmadım, daha yerel duran ve menüsünden hiç bir şey anlamadığımız Tapas24`ü tercih etmediğimize pişman olduk. Hoffman, Cup&Cakes, Travel&Cakesise not alıp gidemediğimiz pastaneler oldu.

Son olarak eklemek istediğim birkaç nokta da şöyle;  
  • Konaklama için Hotel Granvia`yı seçmiştim. Hem konumu hem de otelin kendisini oldukça beğendik, tavsiye ederim.
  • Caddelerde ve metrolorda çok fazla mülteci ve evsiz gördük.
  • Katalanlara çok ısınamadım sanırım, iletişim kurduğumuz insanların %70`i asık suratlı ve tersti.
  • Ayrıca Katalanlar da İspanyollar gibi İngilizce konusunda çok başarılı değiller, ya bilmiyorlar ya da konuşmaya tenezzül etmiyorlar.
  • Mağazalar (El Corte de dahil) Pazar günü kapalı, onun dışında akşam 8, 8:30`a kadar açık.
  • Ülke de tax free alışveriş sınırı 90€ ve özellikle El Corte Ingles makyaj malzemesinden, çikolataya kadar her çeşit şeyi bulabileceğiniz bir yer olduğu için oldukça mantıklı.
  • Şehir genel olarak kalabalık ve pahalı.
  • Havaalanından şehre ulaşım (hem Aerobüs ile hem de metro/tren ile) çok rahat, ve yaklaşık 30dk.
Barcelona`dan bizim payımıza düşenler böyleydi işte ♥ 

Charlotte Tilbury // Magic Foundation, Efsane Fondöten

$
0
0

Tamam başlık biraz abartı oldu farkındayım ama peşinen söylemeliyim ki ciddi ciddi beğendiğim ve kullanmaya kıyamadığım bir fondöten  CT Magic Foundation!

Fondötene geçmeden önce biraz markadan ve bulunabilirliğinden bahsetmek istiyorum; Charlotte Tilbury kariyerine erken yaşta make-up artist olma amacıyla başlıyor. "Maskara`nın gücünü keşfettiğimde 13 yaşındaydım" kadar erken ☺ Kadın işini gerçekten severek yapıyor olacak ki, zaman içinde çok ünlü sanatçılarla, dergilerle, fotoğrafçılarla çalışmaya başlıyor. 2012 yılında youtube videolarına başlıyor, 2013 yılında ise güzellik sektörünün gelmiş geçmiş en büyük handikapı olan "onun kullandığı ürünü kullanırsam onun kadar güzel olabilirim" yanılgısını pazarlayarak kendi markasını piyasaya çıkarıyor. 



Yalnız tabii öyle hemen hakkını da yemeyelim, yaptığı işin altını dolduruyor ve hakkını veriyor olacak ki Charlotte Tilbury markası şu an başarılı bir noktada. Özellikle birkaç tane ürünü oldukça popüler ve bilinir durumda (Magic foundation, Wonderglow primer, Charlotte`s Magic cream, Filmstar Bronze&Glow kit gibi). Fiyat politikası da yüksek sayılır, Chanel, Dior gibi high-end markaların bir tık altında gibi, ya da değil bilemedim! 

Charlette Tilbury ürünleri nerelerde bulunur derseniz; o kısmı biraz can sıkıcı işte. Bir İngiliz markası olduğu için doğal olarak İngiltere`de bulunuyor ama Amerika`da yaygın bir ağı (Nordstorm mağazalarında) ve online satışı var. Avrupa`da ise pek yaygın değil maalesef, İrlanda`da iki şehirde, Hollanda`da ise Amsterdam`da satış noktası mevcut! 

Yurt dışından ürün getiren Instagram hesaplarından vs ulaşılabilir elbet ama ben o konuya sıcak bakmıyorum. Şimdiye kadar 1 kere öyle bir alışveriş yaptım, onlar da sahte çıktı 😆 Güvenilir satıcılar da vardır mutlaka ama ederinin çok üzerinde rakamlar ödemektense almamayı tercih ediyorum. Getiren de hayrına getirmiyor elbet, onu da biliyorum ama yine de CT bulamıyorsam az daha veririm Dior alırım, Anastasia Beverly Hills bulamıyorsam, Nars`la yetinirim diye düşünüyorum. 


Charlotte abla, mucizevi diye nitelendirdiği bu fondötenin işlevlerini saymakla bitirememiş. Şöyle bir baktım da bir fondötene yüklenemeyecek kadar çok görev yüklemiş!
  • Gözenekleri sıkılaştırıp parlamayı azaltır,
  • Ciltteki yağ üretimini minimize eder (9 haftalık kullanım sonrası)
  • Cilt tonu eşitsizliklerini ağırlık yapmadan kapatır,
  • Aşırı melanosit üretimini azaltır,
  • Kırışıklıkların görünümünü azaltır,
  • Antioxidan formülü sayesinde cilde dinlenmiş, tazelenmiş bir görünüm verir diyor!

Bir kısmı ütopik olmuş diyeceğim ama;

İçeriğinde C vitamini, Hyaluronic asit ve bir takım mantar konsantreleri bulundurduğu, bunların da cildin kolajen dokusunda, sıkılaşmasında, aknelerin azalmasında olumlu etki edeceği belirtilmiş. Bu durumda kıyamadığım için ara ara kullanmayı bırakıp her gün kullanma isteği oluşturdu bende ☺

Bunları bir yana bırakırsam, fondöten olarak baktığımda da çok başarılı bulduğum bir ürün oldu. Ağırlık yapmadan kapattığı konusuna şiddetle katılıyorum. Öyle çok su gibi akışkan bir yapısı da yok! Örneğin hiç ağırlık yapmayan, incecik başka fondötenler de var ama kapatıcılıkları varla yok arası, ne anladım o işten! Bu arkadaş hem kapatıp, hem ince durup hem de ciltle güzelce bütünleşme işini oldukça başarılı yapıyor. 

Çok ıslak, parlak ya da çok mat bir bitişi/yapısı yok. Tam da bu özelliğinden dolayı her cilt tipinin rahatlıkla kullanabileceği bir fondöten olduğunu düşünüyorum. Benim cildim yağlıya dönük, sorunsuz kullanıyorum. "Saatlerce parlama yapmıyor" gibi bir durum yok ama irrite edici bir parlama ya da rahatsızlık da vermiyor bana. 

Kalıcılığı bende 5 üzerinden 4 civarında. SPF 15 güneş koruma faktörü de var ama olmasa da olurmuş bu kısmı. Benim aldığım renk 4 numara Fair rengi; açıktan ortaya dönük, soğuk alt tonlu natural şeftali diye tasvir edilmiş ki bana tam uyan bir renk oldu. Fondötenin 15 renk seçeneği var ve internet sitesine girerseniz sadece renklerini değil, o renklerin uygun olduğu kadınların yüzlerini de koymuş ki benim karar vermemde çok yardımcı olmuştu. 

Son olarak ambalajına gelirsem de, klasik fondöten miktarı olan 30ml ürün cam bir şişede sunuluyor, plastik bir pompası var, süper olmuş! Çünkü dökmeli fondötenler tam bir işkence, ya o ziyan oluyor ya da sen ona pompa uyduracağım diye ziyan oluyorsun. 




Charlotte Tilbury Magic Foundation 4 fair
Charlotte Tilbury Magic Foundation içerik
Fiyatı 30 Pound, ki bu miktar ben alırken (çok değil 4-5 ay önce) 120tl`ye denk geliyordu. Bu fiyat, bu kadar beğendiğim bir fondöten için oldukça makuldu bana göre. Benim tekrar alabileceğim zamanda artık Sterlin 6 lira mı olur, 7 lira mı olur bilemiyorum, hayırlısı...

Benim şimdiye kadar kullandığım en iyi fondöten deyip de almayı düşünenlerin beklentisini tavana çıkartmak istemiyorum ama cidden çok başarılı bulduğum bir fondöten oldu. Kardeşim yakın gelecekte tekrar Londra`ya gitmeyi planlıyor ya da belki benim yolum Amsterdam`a düşer -EVRENE MESAJ- o zamana kadar kur ikiye katlanmazsa birkaç şişe yedeklemeyi düşünüyorum itiraf etmem gerekirse 💓 Sizinde yolunuz düşerse bakmayı, "denemeden fondöten mi alınır" demeden, yolu düşen eşten dosttan istemeyi unutmayın derim...

En Sevdiğim Uygun Fiyatlı Makyaj Ürünleri

$
0
0

Drugstore kategorisine giren ürünleri hepimiz seviyoruz sanırım. Hem uygun fiyatları, hem kolay bulunabilir olmaları tercih sebebi. Bir de aşırı popüler oldukları için görev bilinci ile alınacaklar oluyor. 

Ben şimdiye kadar denediğim drugstore ürünlerden en beğendiklerimi, iyi ki almışım dediklerimi toparladım bu yazıda. Özellikle indirim döneminde alınacaklar listesine gönül rahatlığı ile eklenebilir diye düşünüyorum!




Baş rolde Real Techniques fırçalar var elbette! Gerçi indirimsiz fiyatları ile çok makul değiller ama hala elinizde yoksa, indirim dönemi mutlaka edinin. Çünkü kaliteli, dayanıklı ve güzel fırçalar. Özellikle setting brush (en sağdaki koyu pembe) kolay bulunmuyor ama o da oldukça başarılı.

Eklips`in makyaj fırçaları ise mutlaka alın diye tavsiye edebileceğim kalitede değiller fakat indirim dönemi onların fiyatları da inanılmaz düşüyor. 10-20 TL arasında bir fiyat için performansları da hiç fena değil. Bütçeniz o aralıktaysa onlara da bakabilirsiniz. 


Dudak ürünleri kategorisinde ise yukarıdaki ürünleri çok beğeniyorum. The Balm`ın mat likit rujlarını ve Golden Rose`un rujlarını bilmeyen yok gerçi artık. Ben kalem rujlarını biraz daha fazla beğeniyorum. Balm`ın mat likitleri ise mentollü olmaları dışında başarılı. Max Factor`un Lipfinity rujunu da özellikle kış dönemi için seviyorum, yapıları oldukça kremsi.


Ten ürünlerinde ise uzun zamandır çok severek kullandığım ve gönül rahatlığı ile tavsiye edeceğim ikili budur. Maybelline Eraser gözaltı kapatıcısını bize gelmeden önce de alıyordum ve neredeyse gün sektirmeden 1 yıldan fazla süredir kullanıyorum. Çok sorunlu olanlar hariç herkese hitap eden, ne kalın ne çok ince, tam ayarında bir ürün olduğunu düşünüyorum. Maybelline Fit Me fondöten ise  normalden yağlıya dönük ciltlerin seveceği bir ürün. Diğer cilt tiplerinde de çok sorun çıkaracağını düşünmüyorum. Orta kapatıcılıkta, orta kalıcıkta, günlük kullanım için ideal bana göre. 


Dikkatli gözler araya karışan bu Chanel Le Rouge paleti tanımışlardır. Bunun bu yazıda ne işi var derseniz, bu paletin renklerini The Balm Meet Matte Trimony paletin içindekilere çok benzetiyorum. Balm`ın o paleti bence en güzellerinden birisi. Hatta sırf dupe yazısı yazmak ve karşılaştırmak için onu da alasım var 😊

Note Cosmeticsürünlerini de genelde başarılı buluyorum. Farlarını da sevdiğim için bu yazıya dahil etmiştim ama dün kendilerinden bir basın bülteni geldi. Bugünlerde Watsons ödülleri var sanıyorum ki onunla alakalı bir tanıtım. Watsons konusunda benim ve aklı başında daha bir çok tüketicinin gösterdiği hassasiyeti markalar gösteremiyor tabii onu kabullendim ama üzerine bir de "en sevdiğimiz satış zincirimiz Watsons" diye lanse etmeleri markaya olan sempatimi ve beğenimi sıfırladı maalesef!

Bitenler // Şubat 2017

$
0
0

Maybelline Lash Sensional Maskara; etkisini sevmeme rağmen çok zor çıktığı için tekrar almadım. Kullandığım makyaj temizleyici ne kadar iyi olsa da, silerken gözaltlarımın hırpalandığını düşünüyorum. 

Andalou 1000 Roses Eye Revive; bu kremin bir etkisini göremedim, olsa da olur olmasa da olur bir kremdi. Fakat Andalou markasını genel olarak oldukça beğeniyorum, yurt dışından alıyordum geçen sene ama verdiğim son 2 sipariş gümrükte kaynadı gitti. Hayır gümrükten geçirmedikleri gibi geri de göndermediler, akıbeti hakkında bilgi de vermediler.  Ciddi ciddi açıp kullandıklarını düşünüyorum!

Burt`s Bees Hindistancevizli Ayak Kremi; Burt`s Bees ürünlerinin geneli gibi bunu da sevdim.



Cyrene %2 AHA Tonik; belirgin bir etkisini göremediğim ürünlerden birisi daha oldu.
Benefit Roller Lash; performansını oldukça beğeniyorum. Yukarıda bahsettiğim zor temizlenme sorunu da olmadığı için tam boyunu aldım. 

Sally Hansen Instant Cuticle Remover; sevsem mi sevmesim mi kararsız olduğum ürünlerden birisi. Evet kütikülleri yumuşatmada oldukça işe yarıyor ama içeriği oldukça kötü. Bir de sanki uzun vadede daha kötü yapıyor gibi geliyor bana. Bu elimdeki açılalı 2 yılı geçmiş olduğu için atıyorum artık.

Miss Dior Parfüm; kokuları betimlemeyi hiç beceremiyorum ama klasiğe yakın, tatlı bir kokuydu, beğendim gibi.



Biopoint Düzleştirici Şampuan; bu serinin düzleştirici saç kremini kullanıp etkisini oldukça beğenmiştim. Şampuanı ile birlikte kullanırsam daha iyi olabilir düşüncesi ile denedim, çok fark etmedi. Şampuanı tek balına kullandığımda düzleştirici etkisi var ama krem kadar değil. Bir de eksi yanı çok sıvı olması. Çok hızlı tükendi!

Yves Rocher Dökülme Karşıtı Şampuan; bir bitenler klasiği, açılmamış 3 tane yedek dolapta duruyor 😊

Pirdolin Kepek Karşıtı Şampuan; büyük beklenti ile almıştım, kepek sorunum son zamanlarda iyice can sıkıcı olmaya başlamıştı. İlk kullanımda oh etki ettim dedim ama birkaç kullanım sonra etki falan kalmadı. Olumlu tarafı güzel kokması ve küçük amblajına rağmen oldukça bereketli olmasıydı.

Klorane Mangolu Şampuan; bunu kayısılı diye kullanmıştım meğer mangoymuş 😊 Sevdiğim bir şampuandı, Klorane markasının denemek istediğim başka şampuanları da var ama fiyatları yüksek olduğu için indirime denk gelmem lazım.


LR Aloe Vera Duş Jeli; kötü değildi ama sevdiğimi de söyleyemeyeceğim, sıradan bir duş jeliydi bana göre. %35 aloe vera içermesinin bir faydasını gördüğümü sanmıyorum.

Yves Rocher Duş Yağı; kokusuna ve kullanımına bayılıyorum. Nemlendirme etkisi çok başarılı ya da yeterli değil ama kullanmayı sevdiğim bir ürün. Devamını alacağım.

Yves Rocher Duş Jeli; güzel bir set içinde yeni yıl hediyesi olarak gelmişti bana, bunu da beğendim.


Zara Textures EDT; alırken hoş bulduğum bir kokuydu ama sonradan çok hoşuma gitmemeye başladı, kalıcılığı da yok sınırında oldu bende.

Yves Rocher Vanille Noire EDP; vanilya severler için fena bir koku değildi ama bunun da kalıcılığı başarısız bana göre. Sürekli yanımda parfüm taşıyıp gün içinde birkaç sefer yenilemek bana göre değil, o yüzden kalıcı olmayan parfümleri çok gereksiz görüyorum son zamanlarda!

Dermoskin // Acne Mat SPF 50 Jel Güneş Kremi

$
0
0

Dermoskin markası ile tanışmam, dermatologun tavsiye ettiği yüz yıkama köpüğü ile olmuştu. O ürünü beğenince markaya bir sempatim oluşmuştu ama başka bir ürününü deneme fırsatım olmamıştı daha sonrasında. 

Dermoskin Acne Mat Face Protection Gel Cream SPF 50 ise fiyatına göre performansı beğendiğim bir ürün oldu yine. Fakat hem artıları, hem de eksileri olduğunu düşündüğüm için devamını getirip getirmemekte kararsızım. 




gunes kremi tavsiye

Olumlu özelliklerinden başlarsam;
  • UVA, UVB, SPF 50+ gibi yüksek koruma faktörüne sahip,
  • Renklendirici, paraben, parafin ve parfüm içermiyor,
  • Uygun fiyatlı (internette 60TL civarında bulunabiliyor, ben eczaneden daha pahalıya almışım maalesef)
  • Pompalı ambalajı temiz ve pratik bir uygulama sağlıyor,
  • İçeriğinde E vitamini, Aloe Vera, Pantenol gibi yarar sağlayabilecek maddeler barındırıyor ama bu ne derece fayda sağlar emin değilim,

yagli ciltler icin gunes kremi tavsiyesi


Bana göre olumsuz yanlarına gelecek olursam; 
  • Ambalajın üzerinde büyük puntolarla yazılmış ve benim de satın almamdaki asıl etmen olan "Acne Mat", "Gel Cream" ve "Dry Touch" ibareleri biraz abartılı olmuş,
  • Öncelikle ürün, orta kalınlıkta bir losyon kıvamında, dolayısı ile yapısının jel olmakla alakası yok!
  • Ben ilk sürdüğümde (cildim yağlıya dönük ama aşırı yağlanma problemi yok) çok hafif ya da çok kuru hissettirmiyor, hafif de bir parlama yapıyor fakat biraz emildikten sonra parlama sorunu hissetmiyorum. 
  • Benim cilt tipime yakın ya da kuru cilt tipleri için sorun yaratmayacaktır ama yağlı cilt tipleri için sorun olabilir. Bu da ürünün isminde "acne mat" ibaresi ile çelişiyor.
Bir de ben bu kremi uzun yıllardır kullandığım Kiehl`s Ultra Light Daily UV Defense güneş kremi ile karşılaştırıyorum ister istemez. Onunla aynı miktarda ve neredeyse 1/3 fiyatına olduğu için, ona uygun fiyatlı bir muadil olabilir mi düşüncesi ile almıştım;

İçerik olarak Kiehls`den bir adım daha önde olsa da, hafiflik, hızlı emilme ve yok gibi durma konusunda onun kadar başarılı değil maalesef. Yine de kullanmayıp bir kenara atacağım kadar sevmediğim bir ürün de değil. Son aylarda bazı günler Kiehls`i bazı günler Dermoskin`i kullanıyorum. 

Özetle benim için Kiehls`e alternatif bir güneş kremi olmadı ama fiyatı dikkate alındığında aldığıma pişman da etmedi. Cilt tipinize uyuyorsa bir şans verebilirsiniz diye düşünüyorum.


Dermoskin  Acne Mat SPF 50 Jel Güneş Kremi İçeriği


Wishlist // Nisan 2017

$
0
0

Gün geçmiyor ki kozmetik dünyasında yeni bir ürün, yeni bir koleksiyon çıkmasın. Son aylarda kozmetik almayı ciddi anlamda durdurdum ama hem bu diyetin etkisi hem de doğum günümün yaklaşmış olması nedeni ile bugünlerde resmen gözüm dönmüş durumda 🙈

  • Burberry Silk and Bloom Allık, 198TL
  • Nars Smooth&Protect Primer spf50, 125TL
  • Nars Soft Matte Complete Concealer, Light 2,75, 105TL
  • Nars Pure Matte Lipstick, Moscow, 95TL
  • Nars All Day Luminous Weightless Fondöten, Vallauris, 160TL
  • Nars Hot Sand Aydınlatıcı/Allık, 110TL 
Burberry allık tam bir arzu nesnesi, Nars`ın yeni çıkan bazlarını ve kapatıcısını o kadar çok övdüler ki mutlaka denemem lazım. "Moscow" ruju da çok uzun zamandır istiyorum bir türlü alamadım. Rengi dışında ismi de beni cezbediyor. All Day Luminous fondöten de çok iddialı, fondötem arzum ve ihtiyacım hiç bitmiyor benim de malum. Son olarak da "hot sand" aydınlatıcı. Onu da efsane statüsünde konumlandırdıkları için alınacaklar listesine girdi.


  • Nars Blanc de Sable Aydınlatıcı Paleti; maalesef bize gelemedi bir türlü, halbuki istek listemin en başındaydı kendisi. 
Doğum günü şımarıklığı ile kozmetik diyetini bu ay bir kenara bırakıp gözümü karartacağım sanıyorum. E bir de tabii hediye arayışına girecek olan sevdiklerim varsa yorulmasınlar 😊

Bitenler // Nisan 2017

$
0
0

Flormar Easy&Go Oje Çıkarıcı Sünger; gayet severek kullanıyordum bir süredir ama Yves Rocher`ın aynı formdaki ürününü daha çok beğendim. Ondan sonra 2. tercihim olur artık.

Le Petit Marsellais Vanilyalı Sabun; fırçalarımı yıkamak için kullandım, memnun kaldım, kokusu da gayet güzeldi. 

Venus Secrets Organics Sabun; eşek sütlü sabunu Atina`da turistik şeyler satan bir dükkandan aldım, pek yararlıymış sözde ama ben yine fırça yıkamak için kullanıyorum.



Biopoint Miracle Liss Keratinli Düzleştirici Saç Maskesi; aslında bu maskeden çok memnundum. Benim saçlarım düz olmaya meyilli ve çok sorunlu değil. Bu maskeyi kullandığımda aldığım yumuşaklık ve düzleştirme etkisi oldukça başarılıydı ama geçenlerde kullandığım bir şampuan saçlarımı aşırı yıprattığı zaman aynı etkiyi göremedim. 

Tony Moly Panda`s Dream White Hand Cream; kışın en severek kullandığım el kremiydi.

Tony Moly Elmalı El Kremi; panda kadar bayılmadım ama fena da değildi.


Maybelline Age Rewind Kapatıcı; uzun süredir severek kullanıyorum, tek sıkıntısı süngeri ara ara yıkamanın çok zahmetli gelmesi. Çünkü süngerde çok fazla ürün birikmiş oluyor ve arındırmak uzun sürüyor.

Eklips Konjac Sunger; maske temizlemek için pratik bulduğum ama onun dışında bir artı sağladığını düşünmediğim bir ürün.

Neutrogena Anti-Ageing El Kremi; sevmedim, tekrar almayı düşünmüyorum.

Marvis Ginger Mint Diş Macunu; Marvis`ler bana genelde çok sert geliyor ama bunu severek kullandım. Bu minikleri 1€`ya Floransa`dan almıştım. Bizdeki yüksek fiyatlarını ödeyip almam ama muhtemelen.

Colgate Max Beyazlık Likit Diş Macunu; bu likitleri klasik macunlardan daha çok seviyorum genelde. Uzun yıllardır ısrarla bunu alıyorum hatta ama beyazlık namına bir etkisi yok bence.

Yves Rocher Portakallı Tarçınlı Duş Jeli; sınırlı üretimdi, kokusu çok hoşuma gitti ama tekrar bulamayacağım sanırım.    



Caudalie // Beauty Elixir

$
0
0

Caudalie markası uzaktan sempati duyduğum ve merak ettiğim markalardan birisiydi. Macaristan Kraliçesinin güzellik sırrı diye lanse edilen Beauty Elixir   ürününü uzunca süredir deniyorum. 

Ürünün genel vaadi cildi nemlendirmek, yumuşatmak ve tazelemek. Hemen arkasındaki içindekiler kısmına baktığımda da; üzüm, portakal çiçeği, gül, organik nane balmı gibi kulağa çok hoş gelen içerikler belirtilmiş. Paraben de içermiyor. Üst kısmında biriken ufak bir yağ tabakası var, kullanmadan önce güzelce çalkalayıp karıştırmak gerekiyor. Ürün kaliteli hissiyatı veren cam şişede, spreyli başlığı var.



şişenin arkasındaki içerik bilgisi

Etki konusuna gelirsek; benim cildimde gözle görülür bir etki yapmıyor maalesef. Üstelik içeriğindeki nane esansı ciddi şekilde baskın ve beni rahatsız ediyor. Yine de nanenin ve soğuk sıvının verdiği anlık ferahlık hissi inkar edilemez ama hepsi bu! Ben bunun dışında bir etki gözlemlemedim.

beauty elixir içerik bilgisi

Şişenin arkasında belirtilen seçilmiş içerikler bir yana, asıl içerik şişenin altında bulunuyor. İçerik sıralamasında başta gelen maddelerden birisi alkol birisi de parfüm. Fakat her ikisinin de bitki kaynaklı olduğu en alta not düşülmüş. Bitki kaynaklı olması parfüm için kurtarıcı olabilir fakat alkol için bir anlam ifade etmiyor. Etil alkol (bitki kaynaklı alkol) cilde oldukça zarar verdiği için cilt bakım ürünlerinde kaçınılan içeriklerin başında geliyor.



Kendi adıma alkol içerikli ürünlerden ölümüne kaçmıyorum. Bir şekilde sevdiğim ve cildime olumlu etki ettiğini düşündüğüm ürünlerde, çok sık olmamak kaydı ile kullanıyorum. Fakat bu üründe , içerikte sudan sonra ilk sırada gelmesi ve ürünün cildime olumlu bir katkısını görememiş olmam neticesinde iyice gözüme battı. 

Caudalie Beauty Elixir 100ml`lik cam ambalajda ve online olarak 90-100 TL arasına bulunabiliyor. Benim için tekrar alınacak bir ürün değil, hatta muhtemelen elimdekini de bitirmeyeceğim. İlla denemek isteyenlere tavsiyem bir küçük boyunu alıp denemeleri yönünde. Hatta bu ürün yerine Caudalie`nin basınçlı sişede (termal sular gibi) satılan üzüm suyunu çok daha fazla tavsiye ederim. Onun içeriği sadece üzüm suyundan oluşuyor ve cilde nem verdiği hissediliyor, fiyatının daha uygun olması da bonus.

Nyx // Perfect Filter Rustic Antique Palet

$
0
0

NYX Perfect Filter Rustic Antique Paleti ilk gördüğümden beri renkleri aklımı çalmıştı. NYX çok aşina olduğum bir marka olmadığı için yapısı ile alakalı tereddütlerim vardı. Zaten uzun süre stokta olmadığı için çok da düşünmeme gerek kalmamıştı ama alışverişe meyilli olduğum bir günde stoğa girdiği haberini alınca dayanamadım.



Beğendiğim renkler dönem dönem değişiyor, bu aralar bu sıcak kahve/kızıl tonları hem farlarda hem de rujlarda hoşuma gidiyor. Renkler ise hemen aşağıda gördüğünüz gibi;


Dış ambalajı biraz daha sağlam olabilirmiş, olası ufak bir zorlamada kırılır hissiyatı çok yüksek fakat pigmentasyonları oldukça başarılı ve yapıları da yumuşak. Dış ambalajı saymazsam kalite anlamında beklentimi karşıladığını söyleyebilirim. İndirim döneminde benzer fiyat skalasına giren The Balm paletlerle kıyaslarsam yapılarını daha başarılı buldum.

Palete baktığımda renkler bir arada gözüme oldukça hoş gözüküyor ama kullanımda birbirlerinden pek ayırt edemiyorum. Açık renkleri de oldukça standart. Yani paleti asıl alma sebebim o toprak tonları ama günlük ortalama bir makyajda paletteki değişik farklı kızıl tonlarını kullanıyor olmama rağmen hep aynı duruyormuş gibi geliyor bana. Ustalıkla ve incelikle makyaj yapanlar için bu durum geçerli olmayabilir tabii ama ben o sınıfa girmiyorum.  

Ben nyxcosmetics.com.tr adresinden 65TL`ye satın almıştım, genelde stokta bulunmuyor ama "haber ver" butonuna tıklayarak geldiğinde haberdar olabilirsiniz. 



Bitenler // Mayıs 2017

$
0
0

Kruidvat Pamuk; ben ilk defa kullandım ama oldukça beğendim, geç kalınmış bir keşif sanırım :)

My Konjac Sponge; daha önce Benri`nin çok daha uygun fiyatlı olanını denemiştim, bu fiyat olarak ondan baya yüksek olmasına rağmen tekrar alacak kadar beğenmedim.

Kiehl`s Ultra Facial Oil-Free Yüz Yıkama Jeli ve Toniği; bunlar çok uzun zaman öncesinden kalmış olduğu için artık mecburen atılıyorlar. Instagram`da da yazmıştım, o zaman aldığım fiyata baktım da, tam olarak altın kuru ile aynı orana yükselmişler. Jeli çok sabunumsu bulmuş, toniği ise sevmiştim diye hatırlıyorum.

Palmolive Feel the Massage Duş Jeli; bu aralar hep palmolive kullanıyoruz, fena değil bence.





Sephora Kaş Kalemi/06; ben bu kalemden aşırı memnunum. Yumuşak olması kolay uygulama sağlıyor ve rengi bana tam uyuyor. Fakat benim beğendiğim yumuşaklık, çabuk tükenmesi anlamında bir dezavantaj da olabilir ama ben tüm kaş doldurmadığım için 5-6 ay kadar kullandım. Hatta bundan sonra aldığım Benefit`in aynı formdaki kaş kalemini sert olması sebebi ile sevemedim.

Nars Light Reflecting Loose Powder; bu en meşhur transparan pudra sanıyorum ki. Ben de hemen herkes gibi oldukça memnunum. Daha önce preslenmiş versiyonunu da kullandım ama bunun gramajı daha yüksek, çok daha uzun süre gidiyor. Çok sık kıllı bir fırça ile uygulamak yerine, daha seyrek ve farklı uzunluklardaki kıllardan oluşan duo fiber bir fırça ile uygulayınca tozutma sorunu da rahatsız edici düzeyde olmuyor. 

Marvis Whiteing Mint Diş Macunu; daha önce de belirttiğim üzere bunları seviyorum, ama yurt dışından uygun fiyata almıştım, buradan almıyorum. Bu çeşidi de standart beğenimi kazandı, herhangi bir beyazlatma etkisini görmedim. 

Nars Oje; bir set içinde satın almıştım, 3 yıl kadar oldu sanırım, kıvamı koyulaştı, düzgün sürülmüyor. Almaya değecek çok başarılı ya da farklı bir yapısı yoktu.

Dior Fondöten?; ayrı bir yazı konusu olur sanıyorum ama olumlu anlamda değil! Geçenlerde ne zamanıdr çok istediğim Dior Air Nude Serum fondöteni Boyner`den alma gafletine düştüm. Aldıktan sonra kontrol edince 26 ay öncesin üretimi olduğunu gördüm ve iade etmek istedim. Biraz sıkıntılı olsa da iade etmeyi başardım. Onu alırken "tavsiye edeceğiniz farklı bir fondötenin de testerını istiyorum" demiştim. "Yok, mok, vs" gibi klasik geçiştirme çabasından sonra bu şişenin içine bir fondotenden 2-3 pompa sıkıp verdi. Sorun şu ki; bu şişeden çıkmıyor dibinde çok az olduğu için, zaten içine koyduğu da hangi fondötendi, hangi renkti, bu şişedeki ile karışıp rengi ve yapısı değişmedi mi? Koskoca Boyner Dior standında tester ya da adam gibi bir tester kabı yok! 

Korres Kivili Peeling; olsa da olur, olmasa da olur bir üründü.

Eyüp Sabri Tuncer Tıraş Kolonyası; ambalajını çok sevimli bulduğum için kendi sitelerinden satın almıştım, eşim tarafından bir şikayet gelmediğine göre güzeldi herhalde.

MAC // Extra Dimension Faux Sure Allık

$
0
0

Aslında MAC`den çok çok beğendiğim bir ürün yoktu uzun zamandır ama Extra Dimension ve Next to Nothing serilerini çok beğendim. Extra Dimensions serisinden 2 allık, 1 aydınlatıcı aldım. 

İlk gözdem pembe/somon Faux Sure rengi oldu. Pigmentasyonu çok yoğun ve fazla duracakmış gibi gelse de, uygulamada öyle olmadı. Pigmentasyonu gayet başarılı ama çok yoğun uygulama yapmayan bir allık fırçası ile (ben MAC`in 168 numaralı allık fırçasını beğeniyorum) gayet kararında, sıkıntısız bir uygulama yapmak mümkün. 






Serideki diğer renkler de güzeldi ama bir dönem sadece pembe allık almışım sanırım, o yüzden bana daha farklı gelen renklere yöneldim. Faux Sure da, çok turuncu durmayan, hafif pembe, somon bir renk. Yapısı hafif ışıltılı olsa da, dikkat çekici bariz bir simi ya da yansıması yok. Ne mat, ne aşırı ışıltılı duruşunu, rengini ve yapısını çok beğenerek aldığım bir allık oldu. 

MAC Extra Dimension Faux Sure allık; 4g ve 99TL (fakat 21 Mayıs`a kadar MAC`de %20 indirim var) Yalnız ilginç şekilde bu serinin mağazadaki renkleri online satışta yok, sanırım online satıştaki renklerin bazıları da mağaza da yok. (online`da belirtilen gramaj bilgisi de yanlış bu arada) Özetle Faux Sure rengini almak istiyorsanız, mağazalara bakmanız gerekiyor.


MAC // Extra Dimension Show Gold Aydınlatıcı

$
0
0

MAC`in Extra Dimension serisini oldukça beğendiğimi belirtmiştim. Aslında hiç tarzım olmayan bu aydınlatıcıya dayanamamış olmam da kanıtı sanıyorum. Mağazalarda koleksiyona ait 3 farklı renk bulunuyor, aslında bu üçlü "skinfinish" olarak geçiyor, online olarak satılanlar ise "higlighter" olarak geçiyor. 





Gold olan hiç bir şeye sıcak değilim aslında (çeyrek, yarım vs hariç 😃) ama "show gold" rengi sarı olmanın dışında çok hoş ve bariz pembe yansımalara sahip. Parmağımdaki swatch`da çok belli olmasa da, bir altta elimdeki fotoğrafta pembe yansıması çok bariz. 




Renginin ışığa göre değişen, alışılagelmişin dışında bir highlight rengi olmasına bayıldım ama aynı zamanda bariz simli bir ürün. Seveni vardır mutlaka ama ben o sınıftan değilim. Yine de renginin hatırına, ara ara değişiklik de iyidir diyerek kullanıyorum. 

Yine bu simlerden dolayı tüm yüze uygulanabilecek bir ürün olduğunu düşünmüyorum, bence bu da "aydınlatıcı" olarak adlandırılmalıydı.

Son olarak ürün 9g ve 112TL (21 Mayıs`a kadar %20 indirim mevcut) 

Viewing all 502 articles
Browse latest View live