Quantcast
Channel: MODA MASALLARI
Viewing all 502 articles
Browse latest View live

Çok Sevdiğim 3 Maske

$
0
0

Tüketim hızım ile alma hızımın orantısızlığının tavan yaptığı ürün gruplarından birisi de maskeler. Kullanımı günlük değil haftada 1-2 olduğu için çok yavaş tüketilen ürünler olsa da, yeni maskeler almaktan, denemekten geri durmuyorum hiç bir zaman. 

Çokça maske denemiş birisi olarak bu zamana kadar en çok sevdiğim ve gözüm kapalı tavsiye edebileceğim 3 tane maske var. 

Apivita Face Mask with Propolis;  Kil maskesi olduğu için oldukça güzel arındırıp, yağı dengeliyor ama bir yandan da oldukça yumuşak bir yapısı var. Hem kullanım sırasında klasik kil maskeleri kadar germiyor hem de sonrasında da sıfıra yakın bir gerginlik bırakıyor. Anahtar içerikleri Propolis (antibakteriyel), Panthenol (yumuşatma, nemlendirme), E vitamini ve Organik yeşil çay suyu (Antioksidan). Yağlı ciltler için önerilmiş bir maske olmasına rağmen, kullanım sonrasında bariz bir gerginlik ve kurutma bırakmadığı için ihtiyaç duyan her cilt tipi için kullanılabilir olduğunu düşünüyorum.

Apivita Face Mask with Royal Jelly; Sıkılaştırma ve nemlendirme vadediyor bu maske. Bunun anahtar içerikleri de arı sütü (sıkılaştırma), organik zeytin yağı, shea yağı, bal (nemlendirme), E vitamini, yeşil çay suyu (antioksidan). "Ohh kullandım cildim sımsıkı oldu" gibi uç noktada değil tabii ki ama cildimi daha derli toplu hissediyorum kullandıktan sonra. Maskenin ne işe yaradığını bilmeden kullansam sıkılaştırıcı maske olduğunu tahmin edebilirim yani. Nemlendirme maksadıyla koydukları içerik de oldukça iyi iş çıkartmış çünkü çok hoş bir yumuşaklık bırakıyor ciltte. Öyle ki o his kaybolmasın diye üzerine nemlendirici vs bir şey sürmek istemiyorum uzun süre. Her cilt tipinin kullanımına uygun olduğu belirtilmiş, ben de öyle düşünüyorum. 

Korres Grapefruit Instant Brightining Mask; Bu maskenin vaadi de anında aydınlatmak. Bence vaadini de çok güzel yerine getiriyor. Kullandıktan sonra gözle görülür bir berraklık ve aydınlık bırakıyor ciltte. Hatta rengim 1 ton açılmış gibi hissediyorum neredeyse -ama kalıcı bir etki değil tabi-İsminde sadece greyfurt geçse de, portakal, elma suları ve kuşburnu yağı içeriği ile C vitamini yönünden zenginleştirmişler. Argan yağı ve Shea yağı da içerdiğinden kullanımı konforlu, klasik maske formunda ve herhangi bir irritasyona sebep olmuyor.

Apivita ve Korres markalarının ikisi de Yunanistan markası fakat Avrupa`da da yaygın olarak bulunabiliyorlar. Hem markaların %90 civarında doğal içerikli olması hem fiyatlarının uygun olması -dövizi TL`ye çevirmezsen tabi- zaten ürünleri çekici hale getiriyor fakat özellikle bu 3 üründen oldukça memnunum ve devamını almaya çalışıyorum. Bir şekilde denk gelirseniz mutlaka alıp deneyin derim.


Bitenler // Ağustos 2018

$
0
0

Uzunca bir aradan sonra bitenler yazısı;

Boş ambalajlar o kadar fazla birikti ki, her daim kullandığım şampuan ve duş jeli gibi büyük boy olanların bir kısmını fotoğraflar için bekletmeden attım bile.

Calvin Klein 2 / ck2 EDT; bu unisex bir koku, ben de seviyorum, eşim de seviyor, o yüzden birlikte kullanıyorduk. Bence ağır olmayan, hoş bir kokusu var. Kalıcılığı da çok kötü değil. Her ikimiz de kullandığımız için özellikle tatile giderken bu küçük boy iyi oluyordu. Bir tane de büyük boyu var şu an elimizde, bitince başka Burberry Brit Rthim`e geri dönerim heralde.

Calvin Klein One Shock EDT; bu siyah şişe erkek versiyonu, bir de beyaz şişesi var kadın versiyonu. Bizim Murat`la çok eskiden birer tane alıp çok beğendiğimiz kokulardı fakat kalıcılıkları çok çok az. Yine de bir fiyatı uyguna denk gelirse nostalji olsun diye alıyoruz arada.

Apivita Pink Clay Maske; bu markanın birkaç maskesini çok severek kullanıyorum ama pembe maskenin bir özelliğini göremedim, aksine çok hafif ve etkisiz geldi bana. Bu markadan sevdiğim asıl maskeleri favori maskelerim yazısında bulabilirsiniz.



Make Up For Ever HD  Fondöten;çok uzun zamandır benimleydi daha fazla bekletmemek adına aralıksız kullanıp bitirdim. Bence risksiz, başarılı bir fondöten ama çok artı bir özelliği yok. Tekrar almayı düşünmem.

Estee Lauder Advanced Night Repair Serum; ben de tam boyu da var, halen onu kullanıyorum. Küçük boyunu seyahatlerde kullanıp bitirmiştim. Her derde deva, harika bir serum olduğunu düşünmüyorum ama sürdükten sonrasında ve sabahları cildimi daha nemli ve yumuşak hissettiriyor. Bir de son zamanlarda bunun altına Cyrene`nin probiyotik jelini kullanmaya başladım. İkisi birleşince sabaha çok güzel bir etki yapıyor. 


Dior Forever Undercover Fondöten; elimde iki adet testerı vardı. Kapatıcılık, kalıcılık anlamında oldukça başarılı buldum, üstelik yapısı da kalın değildi. Elimdeki 578 tane fondöten biterse ve o zamanda kadar da bunun fiyatı maaşıma eşitlenmezse belki bunu alabilirim. 



Nuxe Erkek Duş Jeli; kokusu fena değildi, kofre halinde Murat`a almıştım, severek kullandı.

Loreal Elseve Mucizevi Yağ bakım kremi; geçtiğimiz yıllarda çok severek kullanıyordum, miktarını doğru ayarlayınca saçı yatıştırma konusunda başarılıydı ama uzun zamandır tekrar almıyorum, araya başka ürünler girmiş. 

Sephora Detoxifying Yüz Temizleme Köpüğü; yağlı ve karma ciltler için bir temizleyiciydi aslında arındırması fena değildi, köpük olmasını da sevmiştim ama rengi koyu gri. Sephoraya göre kullanıcıların %82`si köpük formun durulanmasının daha kolay olduğunu söylemiş ama yüzlerini yıkadıktan sonra bir tonik kullanmamışlar herhalde ki pamuğa çıkan simsiyah kalıntıların farkına varamamışlar. Bu yıkama ürününü kullandıktan sonra yüzümde kalan kalıntılarını temizlemek için en az 3 tur falan pamukla silmem ya da üzerinden clarisonicle geçmem gerekiyordu. Çok yorucu geldiği için bitiremedim, çöpe gidiyor. 

Herborist Yüz Temizleme Köpüğü; bunu da çook zaman önce yurtdışında bir Sephora`dan almıştım. Üzerindeki Silky ifadesine tav olmuştu ama cidden fazla ipeksi geldi yani traş köpüğü sürmüşüm gibi bir hissiyat bırakıyordu, cildimin temizlendiğini hissetmiyordum. Kenarda uzunca süre bekletildikten sonra çöpe gidiyor bu da.

Urban Shake N Repair Saç Köpüğü; aklımda kalan bariz bir etkisi olmamış bu köpüğün de maalesef. Belki turuncu olan versiyonunu denerim daha sonra.

Yves Rocher Saç Dökülme Karşıtı Şampuan; benim bitenlerimin daimi üyesi aslında aslında kendisi ama bir süredir yollarımız ayrıldı kendisi ile. Çünkü son 2 aydır aşırı bir saç dökülmesi sorunu yaşadım, bu şampuan bana mısın demedi. Artık çok can sıkıcı bir boyuta gelmişti ki, gıda takviyesi ve farklı ürün destekleri ile biraz toparlandı şu sıralar normale dönüyor gibi. Belki onlardan ayrıntılı bahsederim daha sonra. 



Dev bir "bitmeden çöpe gidenler" ordusu var burada da yine. Tek tek yazmayacağım ama 2. ve 4. sırada olan Estee Lauder maskaraları dışındaki maskaraları sevmemiştim. Estee` lerde çok zor çıktığı için verimli kullanamamışım. Yine Estee Lauder`ın double wear göz altı kapatıcıları da kullanılmamış çünkü benim için fazla örtücü. Daha ince ve hafif ürünler benim için yeterli oluyor. 

H&M`nin kendinden yapışkanlı takma tırnakları da çok saçma çıktı, yapışkanları o kadar zayıf ki, kesinlikle yerinde durmuyor. Renkleri çok güzeldi halbuki, belki ayrıca yapıştırıcı alınıp uğraşılabilirdi fakat uğraşamayacağım. Çöpe gidiyorlar.



Kiehl`s El Kremi; fena değildi ama en son 99 liraydı kendisi, mantıklı bir fiyat değil.

Macadamia Oil Saç Yağı; Gratis`de satılıyor bunlar görmüşsünüzdür. Kokusunun hoş olması ve yağ olması dolayısı ile ister istemez saçı yumuşatması dışında bir artısını görmedim. 

Loreal Paradise Maskara; bir daha kesin almam diyemem ama çok da ayılıp bayılmamıştım. Ya daha güvendiğim daha pahalı bir marka alırım (Benefit Roller Lash mesela) ya da bundan daha ucuz, benzer performans veren bir şey (Essence gibi) alırım sanırım. 

Maybelline Total Temptation Maskara; bununla hiç anlaşamadım, renginin güzelliğine ve popülerliğine istinaden alıp denedim ama beni tatmin etmedi.

Yanındaki güzel ambalaj da tee İtalya`larda alıp getirdiğim mis kokan sabunlardan birisi. Sözde duşta falan kullanacaktım ama kıyıda köşede kalan ıslak sabunla uğraşamam deyip fırçalarımı yıkamak için kullanmaya başladım. 


Procsin Sıkılaştırıcı Makyaj Temizleme Suyu; bu o kadar eski bir ürün ki, taa Watsons`ta taciz olayı patlamadan ve ben aslında olayın kendisinden daha çok firmanın takındığı tavırdan rahatsız olup kendilerinden alışverişi bırakmadan önce, kasa arkası indiriminden almıştım. Ürünün geride bıraktığı yapış yapış hissiyattan hiç hoşlanmamıştım. Hatta bunu instagramda paylaşınca Procsin firmasında görevli bir bey " aa nasıl olur, bloggerların en beğendiği ürünümüz bu oysaki, herhalde sizdeki eski formülasyon, biz size yenisini gönderelim hemen" deyip göndermemişti :D Niyeyse bu zamana kadar saklamışım, bir daha alışveriş yapacağım bir marka değil. 

Ducray Kelual Ds Kepek Şampuanı ve Elution Devam Şampuanı; kepek sorunuyla da uzun zamandır uğraşıyorum maalesef bu durum da zaman zaman çok can sıkıcı boyuta gelebiliyor. Eczacının tavsiyesi üzerine bu şampuana başlamıştım ve beni 6-7 ay kadar kurtardı ama son zamanlarda bu şampuan da etki etmemeye başladı. Kısmet.

Ve bir bitenlerin daha sonuna gelmiş bulunmaktayız.

DECIEM`in Garip Hikayesi

$
0
0
Brandon Truaxe, DECIEM şirketinin kurucusu

Tüm dünyada bir anda popülerleşen, dolayısı ile etkisi bize de gelen The Ordinaryürünleri ile ilgili  kapsamlı bir yazı yazmak istiyordum uzun zamandır ama önce The Ordinary markasının ait olduğu DECIEM`in kısa sürede yükseliş ve ardından gelen sapıtma hikayesinden bahsetmek istiyorum. 

Deciem 2013 yılında Brandon Truaxe tarafından kurulmuş bir firma. 10`dan fazla alt markası ile cilt bakımı, makyaj, saç ve vücut bakımı, gıda takviyesi gibi kategorilerde üretim yapıyor. Deciem`in en bilinen alt markalarından bazıları;

NIOD
HYLAMIDE
THE CHEMISTRY BRAND ve tabii ki
THE ORDINARY


The Ordinaryçok uygun fiyatlara aktif içerikler sunan (hyaluronik asit, retinol, glikolik asit gibi) cilt bakım ürünleri sattığı için içlerinden en popüler olanı sanıyorum. Markanın genel felsefesinin de alışılmışın ve kalıpların dışında olmak olduğu düşünülünce bu işi oldukça iyi kıvırdıkları inkar edilemez bir gerçek.

Bir müşteri gözü ile baktığımda online satış siteleri oldukça profesyonel, ürün ambalajları sade. Ürün içerikleri ve açıklamaları oldukça detaylı. Ürün fiyatları ise 10-15$ aralığında (The Ordinary için konuşuyorum) ki geçen yıllarda 10$`ın da altındaydı. TL`ye çevirdiğimizde bile uyguna gelirken, onlar için ne kadar ucuz siz tahmin edin. 

Çoğu insan 10$`a, güvenip de anti aging serum almaz ama işte The Ordinary, "bu ürünlerin ederi zaten o kadar, biz diğer markalar gibi sizi kazıklamıyoruz" havasını ve güvenini veriyor/veriyordu. Bir de şirketin adı  "Olağandışı güzellik şirketi/The Abnormal Beauty Company" zaten. Ürünleri takip ettiğim kadarıyla hep yok satıyordu, almak için bekleme listeleri falan oluşturuluyordu çeşitli online satış sitelerinde. Ben de kardeşim her yurt dışına gittiğinde bolca sipariş veriyordum geçen yıllarda.

Daha sonra tüketici tarafında çok da önem teşkil etmeyen ama marka için büyük bir adım olan bir gelişme oluyor. DECIEM`in bu hızlı yükselişini fark eden Estee Lauder 2017 Haziran`da Deciem ile işbirliğine gidiyor. Bu iş birliği ardından da hala sitelerinde bulunan bir mektup yayınlanıyor. Bu mektup Deciem`in kurucusu ve CEO`su Brandon Truaxe tarafından son derece duygusal bir dille yazılmış ve özetle şöyşe diyor;

"Deciem`i kurmak ve büyütmek için çok çalıştık, çok emek verdik ama artık hepsine kendi başımıza yetişemiyoruz. Büyümek ve yola devam etmek için bir işbirliğine ihtiyacımız vardı, Estee de bize kucak açtı. Formüllerimiz, ambalajlarımız, marka felsefemiz değişmeyecek, fiyatlarımız artmayacak. Hayvanlar üzerinde deney yapmamamaya devam edeceğiz...vs vs Estee Lauder tüm kontrolü bize bıraktı, birbirimize güveniyoruz"

Aslında buraya kadar herşey güzel hoş, markanın instagram hesaplarını da takip ediyorum, cidden müşteri dostu bir hava estiriyorlar vs. Fakat  Ocak 2018`de kurucu Brandon`ın şirketin Instagram hesabını (@deciem) artık kendisinin yöneteceğini açıklması ile işler çığırından çıkıyor. 

Brandon markanın instagram hesabını kendisinin devraldığını, bu işi yapanları işten çıkardığını söylüyor ve her gün birbiri ardına anlamsız paylaşımlar gelmeye başlıyor. Başka bir cilt bakım markasına (Drunk Elephant) "O ürüne daha fazla para vermek için ancak sarhoş olmalısınız" gibi bir laf atıyor -daha sonra özür dileyip filleri korumak adına 25.000$ yardımda bulunuyor-

Yanında çalışan birisinin fotoğrafını paylaşıp, onu şöyle severim, böyle severim deyip, eşcinsel değilim diye de not düşüyor. Bu arada da bu çocuğun ailesine yardım için 500.00$ verdiği bilgisini de ekleyiveriyor.

Instagram hesabından kendisini eleştiren yorumlara kaba saba cevaplar veriyor, kullanıcıları engelliyor hatta iyice ileri gidip "Brandon iyi misin?" diye yorum yazan siyahi kadına "ben iyiyim de sen pek iyi gözükmüyorsun, lütfen bilmem ne ürünümüzü kullan" diyor. Tavsiye ettiği ürün cilt rengini açmak için kullanılan bir ürün.

Zaman ilerledikçe şirketten ayrılmalar ve kovulmalar devam ediyor. Şirketten ayrılanlar tarafından, Brandon`ın  çalışanları fiziksel özelliklerinden dolayı aşağıladığına, kaba ve dengesiz davrandığına dair açıklamalar yapıldığı söyleniyor.

Bu ve benzer daha bir çok olay yaşanırken, Brandon Instagram takipçileri tarafından eleştirilmeye devam ediyor haliyle. Brandon`da boş durur mu? Kendisini eleştirenlerden birinin fotoğrafını ve kullanıcı bilgilerini tehtitvari bir biçimde sosyal medayda paylaşıyor. -Bu yaptığı da çok tepki çekince paylaşımı hemen kaldırıp özür diliyor ve bu kişye 20.000$ değerinde ürün teklif ediyor-

Üstelik tüm bu keşmekeşin içinde bir yerde de "bazı formüllerimiz tam test edilmeden acele ile piyasa sürüldü" gibi de bir cümle sarf ediliyor.

İşin ilginç yanı ise, -benim uzun zaman önce takip etmeyi bıraktığım- deciem Instagram hesabı anladığım kadarıyla hala Brandon tarafından yönetiliyor. Çünkü bolca kendi fotoğrafları, videoları ve alakalı alakasız postlarla dolu bir hesap. Zaten yukarıda bahsi geçen sıkandallara konu olan gönderilerin de çoğu hala hesapta duruyor (@deciem).

Deciem bazı kullanıcılar tarafından protesto edilse de (hatta ürünlerini yakanlar bile olmuş !?), hala Estee Lauder bünyesinde ve statüsünü CEO`dan "Çalışan"a çevirdiğini söyleyen Brandon önderliğinde yoluna devam ediyor.  Tüm bu okuduklarımdan sonra The Ordinary ve DECIEM benim için cazibesini ve güvenirliğini kaybeden bir marka oldu açıkçası.

Markadan tekrar ürün alır mıyım emin değlim ama şimdiye kadar kullandığım 6 tane The Ordinary ürününün yorumunu bloga ekleyeceğim. Bu yazı da bir ön bilgi olarak burada dursun istedim. 


The Ordinary // Hyaluronic Acid 2% + B5

$
0
0



Geçtiğimiz yıllarda hızla popüler olan ve yine aynı hızla, deyim yerindeyse eline yüzüne bulaştıran The Ordinary (Deciem) markasından birkaç tane ürün satın almıştım zamanında. Eline yüzüne bulaştırmaktan kastım, markanın kurucusunun geçen yıl sergilediği dengesiz ve profesyonellikten çok uzak davranışlar silsilesi. Bilmeyenler için o hikayeyi de şurada arıntılı şekilde anlatmıştım. 

Denediğim ürünlere gelirsek, içinde hem kullanıp sevdiklerim hem de kullanamayıp elimden çıkarttıklarım var.  Hyaluronik asit ise denediğim Ordinary ürünleri içinde tartışmasız en memnun kaldığım oldu sanıyorum.

Hyalüronik Asit nedir ? Ne işe yarar ?
Hyalüronik asit  de son birkaç yılda popülerlik kazandı sanki. Dolayısı ile artık çoğumuz ne olduğunu ve ne işe yaradığını gayet iyi biliyoruz ama yine de bilmeyenler ya da yeni başlayanlar için yazalım. Hyalüronik asit (HA) vücutta kendiliğinden bulunan ama yaşa ve çevresel faktörlere bağlı olarak azalan bir madde. Temel esprisi ise su tutma kabiliyetinin çok yüksek olması.  bir gram HA`nın yaklaışk olarak altı litre su tutabildiği söyleniyor.  Nemli bir cilt ise anti-aging için temel yapı taşı bildiğiniz gibi. Dolayısı ile daha canlı, daha elastik, daha yumuşak ve daha genç bir cilt vaad ediyor.
İşin güzel tarafı ise ismi asit olmasına rağmen pH`ı düşük olmadığı için cildi irrite edici bir madde olmaması. Yüz yıkama jellerinde, göz kremlerinde, nemlendiricilerde vs birçok ürünün içinde kullanıldığı gibi bu şekilde serum formunda da satılıyor.




The Ordinary Hyaluronic Acid özelinde bahsedecek olursak;
Bu ürün %2`lik HA ve ek olarak vitamin B5 içeriyor. Vitaminin işlevi ciltte dış yüzeyde de hissedilen bir yumuşaklık hissiyatı sağlamak. Yoksa HA kendi başına nem veren made değil, üzerine sürdüğünüz nemlendirici ürünün işlevini daha iyi yerine getirmesini sağlayan bir ürün. Ordinary ürünün açıklama kısmında düşük-orta ve yüksek molekül ağırlığındaki HA`lerin kombinasyonunu kullandıklarını belirtmiş. Aslında sadece bu ürün için değil, cilde nüfus eden her ürünün etki derecesi için molekül büyüklüğü önemli. Cilde nüfus edemeyecek büyüklükteki maddelerin etki etmesi pek olası değil. Bu ürün için ayırd edici olsun diye yazılmış fakat bu bilgi çoğu ürün için ulşaılabilir olmadığından kıyaslama yapmak da pek mümkün değil.

Ülkemizde bulunan/bulunmayan diğer HA serumlarına baktığımda % bilgisi de birçoğunda mevcut değil, o yüzden her ürünle kıyaslama yapmak yine çok mümkün olmasa da %2`nin çok da iyi bir oran olmadığını söyleyebilirim. "Yüksek HA içeriği" diye lanse edilen ürünlerde %20`ler civarında çünkü.

Ürünün yapısına ve benim gözlemlediğim etkilerine gelecek olursak;
Ürün damlalıklı bir cam şişede geliyor. Yapısı akışkan ve viskozitesi düşük ama uygulama sırasında sorun çıkartacak kadar da değil. Bariz bir kokusu yok, kıvamı bence yapışkan ya da rahatsız edici değil. Ben birkaç damlayı tüm yüzüme uyguladıktan sonra 30-40 sn kurumasını bekliyorum (aslında bu süre daha fazla olsa daha iyi olur ama benim pek o kadar sabrım olmuyor). Daha sonra da üzerine hangi nemlendiriciyi kullanacaksam onu sürüyorum. Bu ürünün pH`ı 6.5-7.5 aralığında, dolayısı ile kullanımı herhangi bir konforsuzluk yaratmadı.

Cildin nem dengesini koruma ve nemliliğini yüksekltme anlamında bence gözle görülür fayda sağlıyor. Özellikle geçen kış cildimin çok ciddi kuruduğu bir dönemde, nemlendirici öncesinde HA serumu kullandığımda net şekilde gözlemlemiştim. Benim cildim genellikle yağlıya dönük ama zaman zaman kuruma eğilimi de gösteriyor. Fazla geleceğini düşündüğümden değil ama çok fazla üst üste ürün kullanmayı sevmediğimden kışa sakladığım ve sadece geceleri bir serumdu (sabah/akşam kullanılabiliyor).

The Ordinary Hyaluronic Acid serumun güncel Amerika fiyatı 11$(30ml) civarında yani ciddi anlamda uygun fiyatlı bir ürün. Yazının en başında belirttiğim DECIEM`in çalkantılı halinden dolayı markaya olan ilgim ve güvenim artık pek olmsa da, bu serum için tekrar alıp almamayı düşüneceğim sanıyorum bittiğinde (tabii bütçe yükselecekse daha iyi alternatifler olduğuna eminim, uygun fiyatını da dikkate alarak konuşuyorum).

Ürün yağ, alkol ve silikon içermiyor. Cruelty-free ve vegan. İçeriği de aşağıdaki gibi;
Aqua (Water), Sodium Hyaluronate, Pentylene Glycol, Propanediol, Sodium Hyaluronate Crosspolymer, Panthenol, Ahnfeltia Concinna Extract, Glycerin, Trisodium Ethylenediamine Disuccinate, Citric Acid, Isoceteth-20, Ethoxydiglycol, Ethylhexylglycerin, Hexylene Glycol, 1,2-Hexanediol, Phenoxyethanol, Caprylyl Glycol.

Türkiye`de satılan ne var diye şöyle bir baktığımda ise;
Vichy Mineral 89 (uygun fiyatlı) ve
Skinseuticals H.A. Intensifer (yüksek fiyatlı) ilk gözüme çarpanlar oldu.

*Ürün içeriklerinde genellikle Hyaluronic Acid şeklinde değil Sodium Hyaluronate şeklinde yazıyor aklınızda olsun.



Mac Cosmetics // Retro Matte Likit Rujlar // Topped With Brandy, So Me, Back in Vouge, Lady Be Good ve Brunt Spice.

$
0
0


Mac `in Retro Matte serisinin likit rujlarını yapı olarak oldukça başarılı buluyorum. Rengini çok güzel veriyor ve oldukça opak. Açık renkleri dahil tek katta dudağı örtüyor. Hızlı bir şekilde kuruyup sabitleniyor. Kalıcılıkları "Sabah sürdüm akşam hala duruyor" mertebesine yakın. Günün yarısını çok rahat bir şekilde çıkartıyorlar. Nude renkleri 8 saaati zorluyor ama koyu renkler silinmeye başladığında rahatsız edici gözüküyor ve tazelemek gerekiyor. Yapıları isimden de anlaşılacağı üzere mat fakat sürüm sırasında da kuruduktan sonra da, dudakta rahatsız edici bir kuruluk hissiyatı bırakmıyor.  Tabii kremsi yapıda bir rujun sağladığı konforu ve pürüzsüzlüğü beklememek gerekiyor. 


Topped With Brandy// So Me // Back in Vouge // Lady Be Good // Burnt Spice
Bendeki renkler soldan sağa; Topped With Brandy, So Me, Back in Vouge, Lady Be Good ve Brunt Spice.

Bunlar tek kat uygulanmış halleri, dolayısı ile dudakta da aynı bu yoğunlukta ve opaklıkta duruyor. Özellikle soldan 1. ve 2. renk swatch`da göründüğünden daha iddialı (daha koyu ve daha soluk) durdu bende. Dolayısı ile günlük olarak sıklıkla tercih edeceğim renkler değiller. Kullanması en rahat olanı Brunt Spice olduğu için favorim o şimdilik. 

Bu serideki renklerin çoğu iddialı renkler ve gözünüzde canlandırdığınız gibi durmama ihtimali yüksek. O yüzden deneyerek almakta fayda var. Ben yapı olarak 5 rengi de aynı ve başarılı buldum fakat Mac`in kendi sitesine baktığımda bazı renkleri ile ilgili hem kalıcılık hem örtücülük probleminden yakınan bir-iki kişi olmuş, onu ekleyeyim. 

Son olarak;
Mac Retro Matte Likit rujlar 5ml ve şu aralar 95TL civarında, Cruelty Free etiketi yok (hayvanlar üzerinde test yapıyor)

İçerik listesi de aşağıdaki gibi;
Isododecane, Dimethicone, Trimethylsiloxysilicate, Polybutene, Petrolatum, Cyclohexasiloxane, Kaolin, Disteardimonium Hectorite, Beeswax / Cera Alba / Cire D'abeille, Silica Dimethyl Silylate, Tocopherol, Persea Gratissima (Avocado) Oil, Cyclopentasiloxane, Glyceryl Behenate / Eicosadioate, Tin Oxide, Propylene Carbonate, Caprylyl Glycol, Hexylene Glycol, Flavor (Aroma), Phenoxyethanol. May Contain: Mica, Titanium Dioxide (CI 77891), Iron Oxides (CI 77491), Iron Oxides (CI 77492), Iron Oxides (CI 77499), Blue 1 Lake (CI 42090), Carmine (CI 75470), Red 6 (CI 15850), Red 28 (CI 45410), Red 30 (CI 73360), Red 7 Lake (CI 15850), Red 22 Lake (CI 45380), Red 28 Lake (CI 45410), Red 30 Lake (CI 73360), Red 33 Lake (CI 17200), Yellow 5 Lake (CI 19140), Yellow 6 Lake (CI 15985).

Bitenler // Ekim 2018

$
0
0
Bitenler // Ekim 18
Yine kullanılmadan çöpe gitmek durumunda kalan birkaç ürün var maalesef ama onları göz ardı edersem az ama öz ürünler bitti bu ay. 






Loreal Nude Cushion Fondöten; Süngerin tersini de çevirmeme rağmen çabuk bitti. Onun dışında sevdiğim bir üründü. Özellikle yanında taşıması ve uygulaması pratik olduğu için indirim döneminde tekrar alabilirim ama demirbaş ürünüm olmaz.

Shiseido Intensive Anti Spot Serum; bu leke serumunun 10ml`lik boyu çok uygun fiyata denk geldiği için 2 adet almıştım. Mucizevi şekilde olmasa da özellikle Glikolik Asit vs gibi toniklerle desteklediğimde etkili olduğunu düşünüyorum. Fakat tam boyu 570TL civarına şu an, o kadar para vereceğim bir ürün değil nihayetinde.

Essence False Lashes Maskara; Uygun fiyatlı maskaralar arasında beğendiğim bir ürün oldu, 2.sini de aldım hatta 3.sünü de alacağım sanırım, güncel fiyatı 21TL civarında.

Make Up For Ever Ultra HD Fondöten; bir önceki bitenlerde de HD versiyonu vardı, güzel fondötenler her ikisi de ama vazgeçilmez olmadılar benim için. MUFE HD ve Ultra HD fondöten karşılaştırma yazısınışuradan okuyabilirsiniz. 

Yves Rocher Oje Çıkarıcı; bittikçe aldığım ürünlerden, çok başarılı ve pratik buluyorum. 

Michael Kors Extreme Night Erkek EDT; küçük boy olması ve kokusu hoşuma gittiği için Murat`a almıştım, kalıcılığı pek yoktu ama.

Testerlar

Kiehl`s Midnight Recovery Makyaj Temizleme Yağı; arada testerı elime geçiyor bunun, beğeniyorum. Zaten çok uzun zamandır makyajımı temizleme yağları ile temizliyorum ve çok mesudum bu durumdan. Elimdeki bitince de bunu alacaktım ama benim hatırladığım 119 liralık fiyatı 192`ye çıkınca vazgeçtim. 

Shiseido Bio Liftdynamic Göz Kremi; bunun testerından da elime birkaç tane geçmiş, minicik testerı bile bitmiyor bi türlü, belirgin bir etkisini göremediğim gibi de kullanmaktan çok sıkıldım. Fakat şimdi fiyatına bir baktım da...  15ml`lik tam boyu 620TL Elimdei testerlara daha iyi bakayım en iyisi :D

Missha Time Revolution The First Treatmen Essence; Bir üst satırdaki Shisiedo gibi bu Missha ürünleri de oldukça iddialı. Nemlendirme ve aydınlatma etkili olduğu söylenmiş bu toniğin ama ben tek kullanımda bir şey anlamadım tabii ki. Tam boyu 350 TL civarında, ayrıntısına şuradan bakabilirsiniz. 

Missha Time Revolution Night Repair Borabid Ampoule; o toniğin üzerine kullanılması tavsiye edilen bakım yağı bu da, ürün bilgisi burada  Tek kullanımlık olduğu için bir şey diyemeceğim yine ama yapısını beğendim. 


Kiehl`s Amino Acid Saç Kremi; benim için çok sıradan bir saç kremiydi. 

Alterra Badem Özlü Şampuan; içeriği temize yakın bir şampuandı bu, temiz içerik algısı ile satılan şampuanların çoğu temiz değil, gerçekten öyle olanlarının fiyatı da sürekli almak için yüksek. Bunun fiyatı 16 lira civarındaydı ve sülfat hariç (hindistan cevizi kaynaklı sülfat içeriyor) içeriği temizdi. Ona da çok takıllmıyorum açıkçası. Saçıma da saç derime de iyi geldiğini düşünüyorum. Rossman`da denk geldikçe devamını alacağım.

Head & Shoulders Clinically Proven Solutions Kepek Şampuanları; artık kronik ve iyice can sıkıcı bir sorun halini almış kepek problemime çözüm arayışında bunları  Hepsiburada`dan (bireysel bir satıcıdan) almıştım. Her iki şampuan da son kullanma tarihleri geçmiş şekilde geldiği için hiç denemedim. Bu arada saç derimdeki sorunlar da temiz içerikli şampuan ve lavanta yağı desteği ile epeyce yatıştı. Özellikle SLS ve SLES içeren şampuanlar kullanmayı düşünmüyorum artık.

Le Petit Marsellias Akdeniz Çileği; temiz içerik bilinci henüz duş jellerine uğramadı ama :/ her seferinde bu defa temiz bir ürün alacağım diyorum ama bunların kokuları aklımızı çeliyor. Bir de sağolsun Murat`da bu temiz içerik konusunu pek desteklemiyor ve hem kozmetik hem de temizlik ürünleri için "bu temizlemiyor, bu kokmuyor, bu köpürmüyor, ben bunu beğenmedim" vs diye bahaneler buluyor. Yani önce onunla savaşmam gerekiyor :/


LR Aloe Vera Roll-on Deodorant; Uzun zaman önce LR`a üye olup toplu bir paket almıştım. İçinden çıkan bu roll-on alüminyum içerdiği için hiç kullanılmadı, kıyıda köşede kalmış. Şimdi çöpe gidiyor.

LR Aloe Vera Nem Maskesi; bunu kullanmamak için belirgin bir sebebim yoktu sanırım ama son kullanma tarihi geçmiş olduğu için bu da çöpe gidiyor.

Avene Cold Cream El Kremi; hiç sevmediğim bir kokusu vardı, nemlendirmesi de bence ortalamanın altındaydı. PS: Bu ürünün içeriğini hatırlamıyorum ama el kremi seçerken içinde parafin, alkol ve paraben olmamasına dikkat ediyorum mümkün olduğunca. 

La Roche Posay Anthelios Vücut Güneş Kremi; memnun kaldığımız bir güneş kremiydi, spreyli şişesi vs de güzeldi, yarısı falan dolu ama 2 yazı birlikte geçirdiğimiz için miadı çoktan doldu.

Can Sıkıcı Saç Dökülmesi Mevzusu

$
0
0

Can sıkacak şekilde aşırıya kaçan saç dökülmesi mevzusu ile ilgili yazacaklarım birikti uzun süredir. Öncelikle belirtmeliyim ki genelde hep kuaförlerden "off çek çek bitmedi bu fön" manasına gelen "ay ne kadar gür saçların maşallah, ne güzel" lafını duyan bir insandım. Ben hiç bir zaman saçlarımın gür olmasından şikayetçi olan bir insan olmadım, kuaförler mi nazar değdirdi anlamadım :D


Saçlarım bir miktar her dönem dökülürdü fakat rahatsız edici boyutlarda olmadı hiçbir zaman. Fakat aşağı yukarı 3-4 ay önce saçlarımda aşırı bir dökülme başladı. İlk 1-2 hafta umursamasam da baktım bir süre sonra evde yerlere dökülen saçlarımdan halı falan çıkar gibi duruyor. 

Bu umursamama hali yerini hemen paniğe bıraktı. Sanki elimi saçıma attığımda bile saçlarım elimde kalıyor gibi gelmeye başladı birkaç gün sonra. Sıklıkla aynada saçlarım seyrekleşti mi falan diye bakarken bulmaya başladım kendimi. Şampuan, serum vs kar etmeyince zaman da kaybetmemek adına hemen doktora gittim. 

Doktor şunlardan şunlardan olabilir deyip kan testi istedi ve ayrıntılı bir kan testi yaptırdım. Genel olarak can sıkıcı bir sonuç çıkmadı çok şükür. Sadece D vitamini ve demir takviyesi alsan iyi olur deyip onları reçete etti. Saç dökülmesini de kafana takma, stresten oluyordur gibi birşeyler de ekledi. 

Doktordan içim rahat, mutlu mesut ayrıldım ve hemen yazdığı D vitamini ve demir takvisini aldım. Bu arada yanına bir de genel saç sağlığına iyi geldiği bilinen Solgar Biotin (B7 vitamini) ekledim. Fakat doktor strestendir deyip benim içimi rahatlatınca ve reçete ettiği standart D Vitamini ve Demir hapı içeriğini beğenmeyince onları bir kenara kaldırdım ve kullanmadım. Özellikle demir hapının içeriği o kadar kötüydü ki... Hamilere de tavsiye edilen pembe renki bir demir hapıydı, içeriğinde arap zamkından talka kadar yaklaşık 40 çeşit madde vardı. Doğal yollarla takviye ederim vs diye düşündüm o zaman.

Bu arada 1 ay kadar bir süre Solgar Biotin`i ve Phyto dökülme karşıtı şampuanı düzenli kullandım. Sonuç; saç dökülmem kesinlikle azalmadı. Bu arada çevremdeki birçok arkadaşımdan da aynı hikayeyi duydum, onlar da aynı şikayetle doktora gitmişler ve benzer cevaplarla geri dönmüşler. Hatta genelde Ducray`in saç dökülme karşıtı ürünlerinin ve kapsülünün tavsiye edildiğini falan duydum.

Bende mi Ducray denesem diye düşünürken D vitamini ve demir takviyesi muhabbetini ciddiye almadığım aklıma geldi. Yaa her sabah 1 kaşık pekmez mi içsem falan diye aklımdan geçirirken, doktorun yazdığı hapın içerdiği demir miktarını almak için kabaca her gün 1 litre falan pekmez tüketmek gerektiği gerçeğini fark edince hafiften hayal kırıklığına uğradım :D Sonuç olarak pekmezle olacak iş olmadığını düşündüğümden yerine farklı ürünler aldım. Son birkaç aydır saç dökülmesi ile alakalı kullandığım tüm ürünlerden aşağıda kısa kısa bahsettim;


Yves Rocher Anti-Chute Dökülme Karşıtı Şampuan ve Serum;Şampuanı çok uzun süredir hem ben hem de Murat kullanıyorduk aslında. Hatta hemen her bitenler yazımda bir tane olurdu. Benim dönemsel ve aşırıya kaçmayan saç dökülmelerime oldukça iyi geliyordu ve hemen etkisini hissettiriyordu ama bu sefer zerre işe yaramadı. Serumu da yine evde vardı, Murat için almıştık ama düzenli kullanmıyordu. Ben de çok düzenli kullanamadım açıkçası çünkü sürdüğünüzde saçınızı kazık gibi yapıyor. Akşamdan sürüp, gece saçınızda bekletip sabah yıkamanız gerekiyor. O düzeni tutturamadığım için 1 tüpünü falan kullanabildim ancak. Onun da dökülmeye belirgin bir etkisi olmadı ama yeni saçların daha hızlı çıkmasında gözlenebilir bir etkisini olduğunu düşünüyorum.

Phyto Phytologist 15 Dökülme Karşıtı Şampuan;bu serinin de serumu var ama çok ümitli olmadığım için ona da para harcamak istemeyerek sadece şampuanını almıştım. Yukarıda bahsettiğim gibi Solgar Biotin ile birlikte sadece bunu kullanmıştım şampuan olarak. Bunun da belirgin bir etkisini göremedim malesef.

Botanicals Kişniş Özlü Saç Serumu; bu ürün de saç köklerini güçlendirerek dökülmelerini azaltmayı vaad ediyordu. İçeriği fena olmadığı için ve aynı markanın lavantalı yağından baya memnun kaldığım için bunu da aldım mecbur. Yves Rocher`ın aksine kolay kullanılabilir bir serum bu. Sürdükten sonra saçta rahatsız edici bir hissiyat ya da koku yaratmıyor. Şişesi vs de çok kullanışlı. Bu ürünü de tam hakkı ile kullanamadım ama onun da istediğim faydayı sağlayamacağı belliydi. 

Solgar Biotin; Biotin yani B7 saç, cilt ve tırnak sağlığı ile ilişkilendirilen bir vitamin. Ben de hem internette sıklıkla okumuştum hem de eczacı direkt saç dökülmesi için tavsiye etmişti. Bunu 1 ay kadar nerdeyse hiç aksatmadan düzenli şekilde kullandım ama gözle görülür bir etki göremedim. Herhangi bir yan etki de görmedim.

Solgar Gentle Iron (17mg); sadece demir içeriyor, ekstra bir madde içermiyor. Genelde vitamin ya da gıda takviyesi gibi şeyleri -ektra bir fikrim yoksa- Solgar`dan almak gibi bir alışkanlığım var. mg değeri doktoron tavsiye etiiğinden daha düşük olsa da hiç yoktan iyidir diyerek bunu aldım ve ne zaman ki düzenli kullanmaya başladım saç dökülmem ciddi şekilde azaldı hatta durma noktasına geldi. Yine demirin de Biotin gibi bir yan etkisini görmedim. 90 kapsüllük şişenin yarısını düzenli şekilde kullandım ve sonra tekrar gidip bir test vs yaptırma gereği duymadan hapı bıraktım. Birkaç gün geçti ve saç dökülmem yine artmaya başladı. Uzun süredir de kısır döngü şeklinde devam ediyor. Demir hapını kullandığım sürece sorun yok. Demir takviyesini en başta ciddiye almamamın sebebi doktorun net şekilde dökülmenin sebebi bu eksikliklerdir dememiş olmasıydı. o gün genel yargısı "saç dökülmesi strestendir ama genel sağlığın için bu eksik olanları da arttırmak lazım"şeklindeydi. Neyse sonuç olarak çözüm bulduğum için mutluyum ama bir ara tekrar doktora gidip bir test yaptırsam iyi olacak. 

Bu arada yeni saç çıkmasını desteklemek ve çıkanları beslemek adına birkaç çeşit doğal yağdan bir maske yaptım ve en azından haftada bir onu da kullanmaya çalışıyorum, instagram hesabımda bahsetmiştim (@modamasallari)

Özet olarak normalin üzerinde saç dökülmesi mevzusu oldukça kişisel bir durum ve sağlıksal anlamda birşeylerin yolunda gitmediği aşıkar. Bu durmda da şampuan, serum gibi kozmetik ürünlerden fayda beklemek çok gerçekçi değil. Yapılması gereken ilk hamle bir hekime başvurup olası nedenlerini tespit etmek ve ona uygun ürünler kullanmak sanıyorum. Neden olan temel faktör ya da faktörleri belirledikten sonra serumlar destekleyici yan ürünler gibi oluyor. 

Yaşayanlar bilir çok can sıkıcı bir durum ama yine de genelde altından böyle kolay halledilebilecek ufak tefek sebepler çıkıyor ve bir şekilde hallediliyor, o yüzdne çok da can sıkmamak gerekiyor. Allah daha büyük dert vermesin.

Ps: Doktorun reçete ettiği ve ilaç kategorisine giren ürünlerin isimlerini özellikle paylaşmak istemedim. Solgar`lar gıda takviyesi kategorisine girdiği için onları paylaşmakta bir sakınca görmüyorum.

Ps2: Bu yazıda ismini vererek ya da vermeyerek bahsettiğim ürünler ile ilgili yazdıklarım kendi tecrübe ve görüşlerimdir, tavsiye olarak algılamayın. Bana demir hapının iyi gelmiş olması, demir eksikliği olmayan birisi için hiç bir anlam ifade etmediği gibi, farklı yan etkileri de olabilir taktir edersiniz ki. 

Ps3: D vitaminin düzenli kullanımda saç sökülmeme olumlu-olumsuz bir fayda sağladığını düşünmediğimden bu fotoğrafa eklemedim ama D vitaminini de Ocean markasından kullanmaya devam ediyorum. 

Bitenler // Kasım 2018

$
0
0

Uzun zamandır elimde sürünen ürünlerin bir kısmını da atılacakların içine ayırınca kocaman bir bitenler sepeti oldu yine, hemen başlıyorum;





Dalin Saç açıcı Sprey; hiç bir işe yaradığını düşünmüyorum, pudramsı bir kokusu vardı ondan hoşlanmadım. Saç açıcı sprey olarak Avon`un şeftalili çocuk serisini ve Morfose`un mavi suyunu (Gratis`de var) beğeniyorum.

Dermalogica Daily Microfoliant; hem alışık olduğumuz peelingleden farklı bir yapısı olduğundan hem de çok nazik bir temizleyici olduğundan genelde çok sevilen bir ürün. Ben de severek kullandım ama bitince tekrar koşup alacak kadar değil. Ayrıntılı yazısını en kısa zamanda ekleyeceğim.

Nivea Fresh Natural Deodorant; sıvı formlu bu deodorant çok temiz içerikli olmasa da alüminyum içermediği için nispeten iyi diye tercih etmiştim. Benim çok sevdiğim ve klasik bir kokusu var ama ben genelde koltuk altına değil de boynuma laf olsun diye sıkıyordum. O yüzden performansı ile ilgili pek yorumum yok.


Alterra Şampuan; Rossman`da uygun fiyatlı ve içerik olarak hiç fena olmayan şampuanlar arasındaydı. Artık SLS/SLES içeren şampuanları kullanmıyorum. Bunlar genelde hindistan cevizi türevi sülfat kullanıyorlar, henüz sülfatsız bir şampuan denemedim ama bundan oldukça memnun kaldım, devamını aldım.

St. Ives Peeling; Migros`lara ilk gediğinde merak edip almıştım, duşta vücut için kullandım daha çok, salisilik asit de içeriyordu yanlış hatırlamıyorsam. Temiz içerikli bir ürün değil ama performans olarak fena bulmamıştım, severek kullandım. 

La Petit Marseillais Duş Jeli; Eşimin ısrarı ile bunları kullanmayı bırakamıyoruz bir türlü. Bu markanın kokuları da çok hoş ve yoğun oluyor genelde. Duş sonrasında bir kalıcılık olmuyor elbette zaten duş jelinden öyle bir beklentim de yok. Yine de içerikleri dolayısı ile içim rahat kullanmıyorum, en kısa zamanda temiz alternatiflerine geçme isteğim var.

Botanicals Fresh Care Kamelina Düzleştirici Saç Maskesi; bu serinin önce durulanmayan düzleştirici kremini almıştım çok etkili olmayınca maskesini de alıp üst üste kullanayım demiştim. Çünkü severek takip ettiğim Ece Targıt öyle demişti... Fakat onun saçlarına sürekli ekstra bakımlar yaptırdığını görmezden gelmişim nedense. Benim gür ve kabarık saçlarımda bu ürünler pek etkili olmadı, tekrar almayı düşünmüyorum.


Missha Perfect Cover BB Krem; bir ara çok ünlü olan ürünlerdi biliyorsunuz, ben bu ürünü alalı da bir hayli zaman geçmiş. O zamanlar sevmemiştim, benim cildimle anlaşmamıştı bir türlü. Şimdilerde cildim biraz daha sakin ve yağlıdan normalde dönmüş durumda. Şimdi tekrar denesem belki fikrim değişirdi ama uzun zamanadır bekleyen bir ürün olduğu için denemek de istemedim, çöpe gidiyor.

Kiehls Calendula Deep Clenasig Yüz Temizleme Jeli;çok ortalama bir üründü bence, hatta arındırması ortalamanın da altındaydı. Tek artısı cildi kurutmaması diyebilirim ama benim için tekrar alınacak bir ürün değil. 

Bliss Body Lotion; bu marine botanicals serisinin kokusuna bayılmıştım, bu küçük ürün de bir otelde elime geçmişti. Sonrasında tam boyunu alayım diye çok aradım ama sanırım artık satılan bir seri değil. Yurt içinde de yurt dışında da bulamadım.

Vichy El Kremi; SPF koruması olduğu için tercih etmiştim, nemlendirmesi ortalama bir el kremiydi ama kokusu çok hoşuma gitmiyordu açıkçası, tekrar almam muhtemelen. 


Kiko Ultra Tech Maskara; Bana çok uyan bir maskara olmadı, ektra kıvırma etkisi vadediyordu ama pek etkilenmedim, bir de çok hızlı şekilde kurudu. 

Clinique High Impact Maskara; Kiko`dan daha iyi olmakla birlikte yine çok ortalama performans sergileyen bir üründü benim için. Bu küçük boylar gibi promosyon olarak elime geçerse kullanırım ama para ödeyip tam boyunu alacağım bir ürün değil. 

Maybelline Göz Kalemi ve Kaş Kalemi; kalın olan göz kalemiydi, sözde arkasındaki aparat ile dağıtıp far havasında kullanılacak ama arka aparatı çok sertti ve gözümü acıtıyordu, ürün de çok kolay dağılan yapıda değildi zaten. Tek başına göz kalemi olarak kullanmak için de kalın. Hemen yanındaki ince olan ise kaş kalemiydi, aslında o fena değildi fakat çok yumuşak. Her kullanımdan sonra açmak gerekiyor, rengi de tam uymayınca uğraşmak istemedim. Her ikisi de çöpe gidiyor. 

Clinique Take the Day Off Çift Fazlı Göz Makyaj Temizleyicisi; bunun da çok ortalama bir performansı vardı, daha önce kullanıp çok etkilenmediğim bir üründü. Bu küçük boyu hiç açılmamış ama üretim tarihi bir hayli eski olduğundan kullanıp riske atmak istemedim. 


Clinique Anti Blemish Fondöten; bir ara en sevdiğim fondötendi sanırım, en az 4 tane falan bitirmişimdir. Yağlı ciltler için uygun, kapatıcılığı iyi, kalıcılığı da ortalama bir fondötendi. Artık cilt tipim hafif hafif değişmeye başladığı için tekrar almayacağım sanırım. 

Shiseido Bio Lift Dynamic Eye Tratment Göz Kremi; bu küçük tester oldukça uzun süre gitti ama aşağı yukarı 8-10 günlük kullanımda anladığım tek şey ortalama bir nemlendirme performasnıydı. Shiseido`nun içerikleri ile fiyat politikasını pek bağdaştıramadığımdan sıcak bakmıyorum son zamalarda.

Korres Eye Mask; Korres Yunaistan markası ama Avrupa`da da birçok yerde bulunuyor. Bazı ürünlerini çok sevsem de bunu çok gereksiz buldum. Jel kıvamlı bir üründü, doğru düzgün nemlendirmiyordu bile. Tüpün çoğu dolu ama gerçekten hiç bir işe yaramadığını düşündüğüm için atıyorum.

Herborist Göz Kremi; Herborist`de merak ettiğim bir Çin markasıydı. Yurt dışında denk gelip bir setini almıştım ama çok gereksiz bir zamanda almışım ki bir türlü ürünleri kullamaya sıra gelmedi. Hakkıyla kullanamadım hiç birisini, bu göz kremini de açmış 1-2 kere denemiş bırakmışım. Aslında olumsuz bir izlenimim olmamıştı fakat üzerinden yine çok zaman geçmiş olduğu için atmak durumunda kaldım. Ayarsız alışverişin sonuçları işte.

La Mer Lifting Serum; henüz La Mer`den tam boy ürün alacak statüde kazanan birisi değilim, muhtemelen hiç de olmayacağım. O yüzden böyle deneme boy satıldığını görünce üstüne atlamıştım.  Bu ürünün yapısı gayet güzeldi fakat bir etki gözlemlemeye yetecek miktarda ürün yoktu içinde. Tam boyunu almayı da hiç düşünmediğim için içeriğine vs  bakmadım.  


Ve çöpe giden absurd renki rujlar. Çok uzun zamandır atmaya kıyamayıp kıyıda köşede bekletiyordum yinede ama artık fenalık geldi. Revlon`u ilk çıktığı zaman merak edip Murat`a aldırmıştım. O da içine bakmadan almış bi tane :D Resmen fosforlu gibi çok absürd bir renk. 2. sıradaki Estee Lauder alışveriş hediyesiydi ki pek kullanılacak ya da satılabilecek bir renk değil diye hediye etmişler belli ki. 3. sıradaki Avon katalogtan ruj seçmenin azizliği, o da fosforlu gibi bir kırmızı. 4. sıradaki Estee de bir setin içinden çıkmıştı, metalik gibi bir bordo. Belki kullanılırdı ama o da yumuşamış ve kırılmış. 

Şimdilik bu kadar.


Foreo mu Clarisonic mi ?

$
0
0
Cilt bakımı ile yakından uzaktan azıcık ilgili iseniz her ikisinin ismini de duymuşsunuzdur mutlaka. Clarisonic de Foreo da aynı prensip ile yani sonik titreşimler ile çalışan yüz temizleme cihazları esasen. Çalışma prensipleri gibi belirgin bir ortak özellikleri daha var, oldukça pahalı olmaları :/

Dolayısı ile almadan önce biraz düşünmek ve aldıktan sonra da hakkını vermek için uzun yıllar kullanmak gerekiyor. Benim elimde her ikisi de var, uzunca süredir kullanıyorum  ve artıları eksileri ile bir karşılaştırma yazısı için hazırım. 


Öncelikle her 2 cihazın da kataloglarında belirttikleri özelliklerini ve fiyatlarını ayrıntılı olarak yazdım, en sonda ise ikisinin bana göre artıları ve eksilerini okuyabilirsiniz.


Foreo Luna 2;

  • Cihaz cilt tipinize göre 4 farklı çeşitte satılıyor (Normal, hassas, karma ve yağlı). Tene temas eden noktacıklı kısımlar birbirinden hafif farklı dizayn edilmiş cilt tiplerine göre. Birisi biraz da sık ve küçük kimisi biraz daha büyük gibi. 
  • Cihazın arka yüzünde ise daha düz bir kısım var. Bu kısım temizlik aşamasından sonra cilt bakım ürününüzü cilde masaj yaparak sürmeniz için tasarlanmış ve titreşim ile hem sürdüğünüz ürün cilde daha iyi emileceği hem de dolaşım hızlanacağı için  "anti aging" etiketini kazanmış oluyor ve bu da ürünün önemli pazarlama stratejilerinden birisi. 
  • Foreo kullandığı malzemeyi "ultra hijyenik silikon" olarak tanımlıyor ve "bakteri tutmaması için gözeneksiz yapıdadır, standart temizleme fırçalarına göre 35 kat daha hijyeniktir" diyor. Ayrıca silikon olduğu için daha hassas bir temizlik sağlıyor. 
  • Titreşimi arttırılıp azaltılabiliyor (12 kademesi var).

  • Tavsiye edilen kullanım 1 dk temizlik + 1 dk krem/serum sonrası şeklinde toplam 2 dk. 1 dk`lık süre dolduğunda cihaz uyarı veriyor, bu uyarıdan sonra devam etmek ya da cihazı durdurmak keyfinize kalıyor. Fakat temizlik aşamasından sonra cihazı kapattığınızda alttaki ışığı sönmüyor çünkü cilt bakımı aşamasına geçeceğiniz ve cihazla işinizin bitmediği var sayılıyor. Eğer bu 2. aşamayı yapmayacaksanız, ışığının yanık kalmaması adına cihazı 1 defa daha aç kapa yapmanız gerekiyor.
  • Cihazın tavsiye ettiği 2 dk`lık kullanım şekli ile tek şarjla 7 ay boyunca kullanılabileceğini söylüyor. 
  • Ürün su geçirmiyor ve 2 yıl sınırlı garantisi mevcut. Yani cihazdan kaynaklanan arızaları karşılıyor ama yanlış kullanım hatalarını ya da normal kullanıma bağlı yüzey hasarını karşılamıyor.
  • Kutusundan şarj aleti ve küçük bir taşıma torbası çıkıyor.
  • Fırça/başlık değişimi gibi bir durum söz konusu değil yani ek masrafı yok.
  • Foreo Luna 2`nin güncel satış fiyatı Amerika`da 199$, Türkiye`de ise 1299TL (şoktayım) Boyner, Lidyana ve çeşitli satış sitelerinde bulunuyor.

Clarisonic Mia 2;

  • Mia 2`nin de gövdesi farklı renklerde fakat rengin bir anlamı yok çünkü bu sefer fırçalar cilt tipinize göre değişiyor. Hassas cilt, yağlı cilt vs gibi çeşit çeşit fırça başlığı satılıyor ve bunlar genellikle tüm Clarisonic cihazları ile uyumlu oluyor. 
  • Fırçanın malzemesi için belirtilen ekstra bir özellik yok, her kullanımdan sonra fırçayı güzelce hatta mümkünse sabun benzeri bir temizleyici ile temizlemek gerekiyor. 
  • Titreşim 2 kademeli olarak arttırılıp azaltılabiliyor.
  • Clarison`in de tavsiye ettiği uygulama süresi 1dk, ve bu süre yüzün farklı bölgeleri için 20`şer ve 10`ar saniyelik aralıklara bölünmüş şekilde. Yani kullanım sırasında cihaz size "sol yanak bitti, sağ yanağa geç, o da bitti şimdi alın bölgesine geç" diye uyarıda bulunuyor ve 1dk dolduğunda da kendisi kapanıyor. 
  • Katalogda belirtilen şarj süresi ise 24dk. 
  • Clarisonic Mia 2 de su geçirmiyor ve benzer şekilde 2 yıl garantisi var. Ek olarak "beğenmezseniz 90 gün para iadesi" ibaresi de mevcut (ama bu sevmedim geri getirdim işleri gerçek hayatta işliyor mu hiç bilmiyorum).
  • Kutusundan; cihaz, 1 adet başlık, şarj aleti, sert plastikten koruma/taşıma kabı ve 30ml`lik bir temizleme jeli çıkıyor.
  • Başlıkların belirli aralıklarla değiştirilmesi tavsiye ediliyor (fakat başlıkların fiyatları da pek uygun değil).
  • Mia 2 artık Amerika`da satışta değil ama onun yerine daha basic olan Clarisonic Mia Prima     -tek titreşim modu ile çalışıyor ve tüm fırçalar buna da uyumlu- 99$, bir üst versiyonu olan Mia Smart 3 in 1 ise 199$ -Bu versiyon bluetooth ile telefon uygulamasına bağlanabilen daha süslü bir versiyonu ve ek olarak göz altı masaj başlığını da çalıştırabiliyor. (Çalıştırabiliyordan kastım; bu başlık kutudan çıkmıyor ayrıca satın alıyorsunuz ama sadece Mia Smart 3 in 1 ile çalışıyor- Mia 2`nin N11 vb sitelerde şu an 650-1250TL arasına satıldığını gördüm ama resmi olarak Türkiye`de satışı yapılmıyor artık bildiğim kadarıyla. (İlk başta Sephora getirmişti ama artık satmıyor)

Bence Hangisi?, Artıları ve Eksileri;

Yazının başında da belirttiğim gibi her ikisini de uzunca süredir kullanıyorum ve fikirlerim oldukça net. En başta söylemem gereken şey Foreo`dan çok belirgin bir etki göremediğim. Foreo`nun silikon olması itibari ile çok daha hassas olduğu ve nazik bir temizleme yaptığı gerçek ama haftada ortalama 3 kullanımla Clarisonic cildimde bariz bir toparlanma, iyileşme ve siyah noktalarda azalma sağlarken, Foreo`da böyle bir etki gözlemleyemiyorum. Evet elle temizlemeye göre daha iyi hissettiriyor ve arındırıyor ama benim için hepsi bu.

Foreo`nun "bakteri oluşumunu önler"özelliği genellikle kullanıcılar ya da reklam yapanlar tarafından ön plana çıkartılıyor ama burada da aslında olay şu; Clarisonic`in fırçasını güzelce temizlemezseniz, kılları arasında bakteri tutma ihtimali, gözeneksiz olan Foreo`ya göre daha fazla. Yani ne Clarisonic fırçası kendi kendine mikrop üretiyor ne de Foreo`nun silikonun antibakteriyel bir özelliği var.

Foreo`nun cilt tipine göre en baştan ürün seçme olayına çok sıcak bakmıyorum çünkü cilt tipin yılın mevsimlerine göre değişirken bile, 3-4 yıl içinde değişmeden aynı kalacağını varsaymak yanlış. Ama tabii cilt tipine göre farklı olan Foreo`ların etki anlamında birbirlerinden çok da farklı olduğunu düşünmüyorum bir yandan, bu yüzden bunu büyük bir dezavantaj olarak düşünmüyorum.

Titreşim kademeleri benim için çok fazla bir şey ifade etmiyor, her iki cihazı da ortalama titreşimde kullanıyorum yıllardır. Foreo, nun arka kısmındaki cilt bakımı yüzeyi iyi düşünülmüş olsa da benim kullanabildiğim bir özellik değil, çünkü kuru cildime uygulama yaptığımda cildimde aşırı kızarıklık ve hassasiyet yaratıyor.

Şarj konusunda ise Foreo Clarisonic`e göre açık ara başarılı. Haftada 3-4 defa kullanımla Foreo 6 ay kadar giderken, Clarisonic 1-1.5 ay kadar gidiyor. Ayrıca Foreo daha ufak tefek, hafif ve sempatik bir ürün bunu da inkar edemeyeceğim.

Foreo`nun genellikle artı hanesine yazıldığı var sayılan bir diğer özelliği de "bir defa ödeyin, ekstra başlık vs için masraf yapmayın felsefesi" Clarisonic`in fırçaları evet gerçekten pahalı ve tavsiye edildiği kadar sık değiştirmeye kalkarsanız kısa zamanda cihaz parasını yeniden harcamış kadar olabilirsiniz. Bu açıdan bakıldığında Clarisonic devamlı para harcatıyor gibi oluyor ve büyük bir olumsuzluk ama açıkçası ben 4 yılda 2 defa fırça değiştirdim sanırım. Clarisonic`i her kullanımdan sonra sabunlayıp bırakıyorum ve fırçaları bu kadar uzun süre kullanmanın bir dezavantajını göremedim.

Foreo`nun Clarisonic`den daha popüler olmasında  PR/Reklam çalışmalarının güzel yapılıyor olmasının payı büyük diye düşünüyorum. Aksine Clarison`in de hiç yapılmıyor çünkü Türkiye`de satan yer kalmadı sanki.

Sonuç olarak şu an elimdeki cihazların her ikisinin de bozulduğunu düşünsem Foreo`nun eksikliğini hissetmem ama Clarisonic için ilk fırsatta bütçe yaratmaya çalışırım. Hatta 99$ olan Mia Prima çok mantıklı duruyor.


*Clarisonic`i kendim satın almıştım, Foreo ise hediye gelmişti. Her iki cihaz da PR gönderisi olmayıp, yazı kişisel görüşlerimi içermektedir.




Dermalogica // Special Cleansing Gel

$
0
0


Dermalogica Special Cleansing Gel bir Dermalogica alışverişinin hediyesi olarak elime geçmişti. Deluxe boy olmasına rağmen kıvamı yoğun olduğundan birkaç ay rahatlıkla kullanılabilecek bir miktardı. Ben de bir süredir temizleme jeli olarak bunu kullanıyordum ve bitince vakit kaybetmeden hakkındaki fikirlerimi aşağıya ekledim.  


Dermalogica Special Clenasing Gel`in temel vaadi "sabunotu ile cildi doğal bir şekilde temizlemek, lavanta ve melissa özü ile de yatıştırmak" ayrıca "suni renklendirici, koku ve sabun içermez" demişler. 

Ürün özel olarak bir cilt tipine hitap etmiyor, tüm cilt tipleri için uygun. Benim cildim bu aralar akneye eğimli ve karma. Genel olarak yağlı cilt tipleri için olan temizleme ürünlerini kullanmaya alışkınım. 

Special Cleansing Gel`in kullanım sonrası bıraktığı arındırma hissiyatını oldukça ortalama buldum ama bunda genelde daha agresif temizleyicileri seviyor olmamın da etkisi var. İçerikte orta sıralarda olan lavanta ve melissa bitki özlerinin cilde olumlu faydası olmuştur mutlaka inanıyorum ama benim için o anlamda da gözlemlenebilir bir etki olmadı. Ayrıca lavantalı bir üründen daha güzel kokmasını bekliyor insan ama içeriğe bakmasam lavantalı olduğunu kesinlikle anlamazdım, ilaç kokusu vardı daha çok. 

Yukarıda da değim gibi ürün kıvamlı bir yapıda ve az miktarı yeterli olduğundan oldukça bereketli eğer sevseydim (ve içeriğine de bakmasaydım) fiyatını çok sorun etmezdim çünkü standart bir temizleme jeline göre daha uzun gideceği düşünüyorum. 

Ürünün içeriği de aşağıdaki gibi;


İçerik konusunda bir uzmanlığım yok maalesef ama son yıllarda hem yediğim içtiğim şeylerin hem de kullandığım ürünlerin içeriğine bakma alışkanlığım iyice oturdu. İçerik konusunda seçici davranmak uzmanlık da istemiyor çoğu zaman zaten. 

Dolayısı ile bu ürüne baktığımda bitki özlerinin ve lavanta yağının orta sıralarda olması artı puan olsa da, sudan sonra temel malzemenin SLES olması ve 2 çeşit paraben içermesi tam bir hayal kırıklığı. 

Son olarak ürünün 250 ml fiyatı 300-400TL arasında değişiyor. 

Mavala // Tırnak Sertleştirici ve Kütikül Yağı

$
0
0

Son aylarda tırnak etlerim için kullandığım yumuşatıcı ürünlerin çok fazla işe yaramadığını düşündüğümden, daha etkili olabilecek ürün arayışına girmiştim. Mavala markasından daha önce herhangi bir ürün denememiş olsam da başarılı bir marka izlenimi bırakmıştır hep bende. Dolayısı ile bu sefer bir denemek istedim. Mavala Cuticul Oil ve yanında Mavala Tırnak Sertleştiricisini aldım. 





Mavala Kütikül Yağı; 

Bu ürün 10ml`lik bir cam şişede geliyor, oje fırçasına benzer boyutta bir fırçası var ve oldukça rahat uygulanıyor. Çoğu ürün gibi sonrasında aşırı yağlı bir hissiyat bırakmıyor. Çünkü genelde fazla kalan yağı elimle yedirirken her tarafıma yağ bulaşmış, neye dokunsam batacakmış hissiyatından hoşlanmıyorum.  Dolayısı ile yapı ve ambalaj olarak ürünü seviyorum. Tırnak etlerini yumuşatma etkisi de fena değil, ortalamanın bir tık üzerinde ama çok çok başarılı, vazgeçilmeyecek bir ürün olmadı benim için. Bu arada ürünün günlük kullanılması tavsiye ediliyor ama ben daha seyrek kullanıyorum genelde. Fiyat/performans eğrisini düşününce bittiği anda koşarak yenileyeceğim bir ürün değil ama tekrar almam da diyemem. Bir süre sonra indirimde vs denk geldiğimde yeniden alabileceğim bir ürün. Şu an baktığımda ortalama 80TL civarında satıldığını görüyorum.

İçerik bilgisi de aşağıdaki gibi;
Helianthus Annuus (Sunflower) Seed Oil, Isopropyl Myristate, Olea Europaea (Olive) Fruit Oil, Prunus Amygdalus Dulcis (Sweet Almond) Oil, Propylene Glycol, Glyceryl Stearate, Ascorbyl Palmitate, Citric Acid, BHT, Fragrance (Parfum), Geraniol, Citronellol, Limonene, Eugenol, Linalool.


Mavala Tırnak Sertleştirici;

Sadece işaret parmaklarımda hatta çoğunlukla sağdakinde yıllardır süre gelen bir soyulma oluyor arada. Baya tırnağımın üst katmanı kalkar ve ben de koparırım mecburen. Bu tırnak sertleştirici ürünü de ona iyi gelmesi ümidi ile almıştım. Sadece ihtiyaç duyduğum zamanlarda kullanıyorum ve oldukça memnunum. Tırnağımda ekstra bir rahatsızlık yaratmadan, soyulmasını engelliyor gerçekten. Kılavuzunda yazdığı üzere tırnak etlerime değdirmeden sürmeye çalışıyorum, kokusu haricinde rahatsızlık verici bir durumu yok. 

Tırnak sertleştirici 5 ml`lik ambalajda fiyatı yağa göre biraz daha yüksek (şu an ki fiyatı 100TL civarında) fakat bittiğinde bekletmeden yenisini alacağım ve benzer sorunu yaşayanlara önerebileceğim bir ürün. 

İçerik listesi de aşağıdaki gibi;
Water (Aqua), Formaldehyde, Alcohol, Sodium Laureth Sulfate, Chamomilla Recutita (Matricaria) Flower Extract, Allium Sativum (Garlic) Bulb Extract, Fragrance (Parfum), Cocamide DEA, Sodium Chloride, Citrus Limon (Lemon) Peel Oil, Eucalyptus Globulus Leaf Oil, Triethanolamine, Benzoic Acid, Ammonium Hydroxide, Blue 1 (CI 42090), Limonene.


Bitenler // Aralık 2018

$
0
0

Ve yılın son bitenler yazısı... Bu yılın ikinci yarısında özellikle, çok fazla yeni ürün almadım ve elimde birikenleri bitirmeye çalıştım. Almama konusundaki başarım hiç fena değildi ama eldekilerin bitmesi konusunda aynı başarıyı yakalayamadım sanırım. Daha da son kullanma tarihi yaklaşmakta olan çok fazla ürünüm var, bakalım onları ne şekilde tüketeceğim. 






Kiehl`s Şampuan ve Saç Kremi; bunların olumlu bir etkisini görmedim, görsem bile fiyatlarının oldukça yüksek olduğunu düşündüğüm için alıcı gözle bakmıyorum hiç. 

Botanicals Lavantalı Saç Derisi Yağı; saç derimdeki kaşıntıyı, kızarıklığı ve onunla gelen kepeklenmeyi yatıştırdığını düşünüyorum. İndirimde yenisini aldım, %99 civarındaki doğal içeriğini de beğeniyorum.

Phyto Phyotologist 15 Dökülme Karşıtı Şampuan; saçımı kurutmadı, temizlemesi vs de güzeldi ama dökülmeye olumlu bir katkısını gözlemleyemedim. Bu arada olağanın dışındaki saç dökülmem geçmiş durumda ama şampuanın etkisi ile olmadı, onunla ilgili ayrıntılı bir yazı yazmıştım, buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. 

Rossman Babydream Şampuan; temiz sayılabilecek içeriğini beğendiğim ve aynı zamanda fiyatını da makul bulduğum için almıştım, fena değildi ama yine Rossman`da satılan Alterra`yı daha başarılı bulduğum için onunla devam ediyorum. 

Pantene Aque Light Köpük Krem;çok yoğun etkisi olmasa da hafif olmasını ve dolayısı ile duşta, durulama sırasında saçlarımın koparak dökülmesine katkı sağlamamasını seviyorum. Saçlarımın daha kolay açılmasına da olumlu etki ettiğini düşündüğüm için devamını aldığım bir ürün. 


Dermalogica Special Cleansing Gel; ayrıntılı yazısını yazmıştım, üzerine tıklayarak okuyabilirsiniz. Benim beğendiğim bir ürün olmadı.

Cyrene AHA/BHA Cleansing Gel; uzun süredir bende olan bir deneme boy ürünüydü, aktif içerikli olmasından dolayı ilgimi çekmişti ama yarıya kadar kullandım, olumlu bir etkisini görmedim. Etki görmek için biraz daha beklenebilirdi ama öncesinde de tatmin olmadığım bir temizleme jeli (dermalogica) kullandığım için sıkıldım ve bitiremedim. Bu arada yapı olarak çok az köpürüyordu, benim cildimi (karma) kurutmadı ve kokusu bence kötüydü. 

Kiehl`s Ultra Facial Oil Free Cream; bu jel formlu nemlendiriciyi de oldukça beğendim. Kış için biraz yetersiz bulsam da, diğer mevsimlerde özellikle yağlı ciltlerin seveceği bir ürün olur diye düşünüyorum. 

Clinique DDM-Gel Nemlendirici; bu yağlı ciltler için olan versiyonu, yıllardır beğenerek kullanıyordum ve bir hayli de memnundum. Bu yüzden en büyük boyunu almışım bitmek bilmedi ve sıkıldım. Ayrıca pompalı ambalajı kullanım sırasında iyi olsa da, bitmeye yakın dibinde çok fazla ürün kaldı. Şişe sert olduğu için kesmek ya da sıkmak söz konusu değil, bir hayli ürün ziyan oldu. 

Shiseido Perfect Cleansing Oil; içeriği haricinde her şeyinden memnun kaldığım bir ürün oldu. Hem cilt hem de göz makyajımı temizlemek için bu yağları kullanıyorum uzun zamanıdır. Shiseido`nun performansı oldukça başarılıydı ama hem daha temiz içerikli hem de daha uygun alternatifini arıyorum, henüz bulamadım. 

Kleenex Kağıt Mendil; aslında çok uzun zamandır düzenli tükettiğim bir ürün ama bu sefer bitenlere de koymak istedim. Bu mendilleri, banyoda yüzümü kurulamak için kullanıyorum. Kumaş havlular (sadece yüzünüze ayrı kullansanız bile) hijyenik değiller biliyorsunuz. Çoğu kişi kağıt havlu kullanıyor bu iş için ama o da açıkta olduğundan, bu kutulu mendiller bana daha hijyenik ve pratik geliyor. İçlerinde en başarılı olanı da Kleenex bence. Benri, Papia ve Selpak da denedim ama tek seferde birkaç tane kullanmak gerektiği için daha hızlı bitiyor, astarı yüzünden pahalıya gelmiş oluyor, bunların 1 yaprağı yeterli oluyor yüzümü kurulamak için. 


Fondöten Fırçası; bu ne idüğü belirsiz fondöten fırçasının markası Artnet miydi, aynı reyonda satılan başka bir şey miydi emin değilim, Gratis`den almıştım. 2. ya da 3. kullanımda fırça kısmı yerinden ayrıldı. Uygulamasını fena bulmadığım için yapıştırdım ama bu sefer de sapı gördüğünüz saçma hale geldi, çöpe gidiyor dolayısıyla.

Fondöten Süngeri; bu pembe sünger de yurt dışında bir kozmetik marketten uygun fiyata alınmış bir süngerdi, uygulaması çok kötü olduğu gibi o da 2. yıkamada ortadan ikiye ayrıldı. Ucuz etin yahnisi köşemiz bugünlük bu kadardı.

Eyüp Sabri Tuncer Kolonya; bu minik cam şişeler aşırı tatlı olmuş, Gratis`de denk geldikçe alıyorum çeşitlerinden.

Shiffa Home Lavanta Yağı; yüksek kalitede olmadığını bildiğimden cildime kullanmayı düşünmediğim ama temizlik, saç bakım ürünleri, şampuanlar vs gibi ürünlerin içine karıştırmaktan memnun olduğum bir ürün. 

It Cosmetics CC+ Krem; Kapatıcılığı ve kalıcılığı ortalamanın üzerinde, SPF 50 güneş koruması da içeren popüler CC kremlerden bir tanesi. Hafif aydınlık bitişli bir yapısı var ve dolayısı ile ciltte oldukça hoş duruyor. Çok yağlı ciltler haricindeki hemen herkesin beğenebileceği bir ürün. Bitti anında yenisini almalıyım demedim ama denk geldiğinde tekrar alırım büyük ihtimalle, severek kullandım.

Jasön Sea Fresh Diş Macunu; temiz içerikliler arasında oldukça popüler bir diş macunuymuş kendisi. Ben geç budum, erken kaybettim. Türkiye`de kesinlikle bulamıyorum artık. Sea Fresh çeşidi tat ve ferahlık olarak da başarılıydı bence, son kullanışım oldu sanırım. 

Curraprox Currosept Diş Macunu; bu markadan denediğim 2. diş macunu oldu, diğerinin de tadını sevmemiştim ama bu baya baya rezaletti bence. 

Ve bu ayın bitenleri de bu kadardı. Başta da dediğim gibi elimde bir an önce bitirmem gereken çok fazla ürün var hala, yeni yıl hedeflerimden birisi de onları azaltmak olacak sanıyorum. Fırsat bulabilirsem son aylardaki "almama başarım" ve "tüketimi azaltmaya dair adımlarım" ile ilgili bir yazı da yazmak istiyorum. 






2018 Favorilerim // Makyaj Ürünleri

$
0
0


2018, her yeni çıkan ürüne saldırmadığım, biraz daha elimdekileri tüketmeye ve azaltmaya yöneldiğim ve bu konuda da nispeten başarılı olduğum bir yıl oldu. Dolayısı ile makyaj ve cilt bakım ürünleri çekmeceme eklenen çok fazla yeni ürün olmadı. Fakat çekmeceleri açıp şöyle bir baktığımda, uzun süredir beğenerek kullandığım ve bittiği anda yenilerini almak isteyeceğim ürünleri toparlayıp kısa kısa bahsetmek istedim. Bu postta sadece favori makyaj ürünlerim var, bir bir sonraki postta ise favori cilt bakım ürünlerim olacak.




Urban Decay All Nighter Makyaj Sabitleme Spreyi; uzun zamandır methini duyuyor olsam da denemek ancak bu yıl kısmet oldu. Ten makyajını sabitleme performansını gerçekten beğeniyorum, bittikçe alacağım ürünlerden bir tanesi.

Shiseido Synchro Skin Fondöten;çok ince fakat çok kapatıcı, kalıcılığı da çok güzel. Son zamanlarda en başarılı bulduğum fondötenlerden bir tanesi oldu fakat bu yağlı cilt versiyonu. Kuru hatta normal ciltlilerin uzak durması gerekiyor, onlar için aynı seriden Synchro Glow daha doğru bir seçim olur.

Charlotte Tilbury Magic Fondöten; Shiseido için söylediklerimin aynısı bunun için de geçerli olmakla birlikte, Charlotte bir tık daha natural bitişli, biraz daha aydınlık ve canlı duruyor, tüm cilt tiplerinin seveceğini düşünüyorum.

Real Techniques Expert Air Cushion Sponge; laf olsun diye alınmış bir ürün olmasına rağmen, aldığımdan beri fırçalarımdan ve süngerlerimden daha çok kullanmışımdır. Bence her türlü fondöteni çok güzel ve pratik şekilde uyguluyor. Tek eksisi dayanıklı bir şey olmaması sanırım (gerçi benimki 4-5 aydır sağlam).



Lancome Monsieur Big Maskara; ilk aldığımda çok ayılıp bayılmamıştım buna açıkçası ama biraz bekledikçe daha güzel oldu. Benim kirpiklerimi çok güzel uzatıyor ve dolgunlaştırıyor. Bittiğinde tekrar alacağım muhtemelen. Tek eksisi yanındakilere göre biraz daha zor arınıyor olması sanırım. 

Essence Lash Extension Maskara; uygun fiyatlı maskaralar içinde uzun zamandır en sevdiklerim bu ikisi sanıyorum. Neredeyse lancome kadar iyiler, sadece dolgunluk verme kısmında bir adım geride kalıyorlar. 

Essence The False Lashes Maskara; bir üst satırdaki maskaraya göre çok bariz bir farklı yok, bunu da severek kullanuyorum. Bu yıl denediğim uygun fiyatlı Maybelline ve Loreal maskaraların hepsinden daha başarılı buldum bu ikisini ki Essence`ların fiyatı daha uygun.

Benefit Ka-Brow Kaş Pomadı; bence çok çok başarılı bir ürün, hem doğal duruyor hem de kolay uygulanıyor. Ben ambalajı açalı bir hayli vakit geçti, yapısı biraz sertleşti ama kullanmaya engel olacak kadar değil yine de. Bittiğinde kesinlikle tekrar alacağım ama daha hızlı tüketmek adına küçük boyunu tercih edebilirim. 

Mac Şeffaf Kaş Jeli; benim için demirbaş. Elimde hala eskisi var, bitmek üzere olunca yenisini de stoklamıştım. Kazık gibi olmadan kaşlarımı sabitlediği için seviyorum, bittikçe yenisini alacağım sanırım (Benefit`in çok sevilen kaş jelini buna göre daha sert tutuşlu bulmuş ve rahatsız olmuştum bu arada).

Benefit Boi-ing Concealer; yine çok çok severek kullanıyorum, bitmek üzere ve yenisini sipariş vereceğim. Çok fazla kapatıcılığa ihtiyaç duymayanların seveceği, hızlıca hafif renk eşitlemesi ve aydınlık sağlayan bu arada da hafif nemlendiren bir ürün. 

Loreal Eye Paint 306; son birkaç ayın popüler ürünlerindendi, denk gelmişsinizdir belki. Hem rengi çok kurtarıcı hem de yapısı başarılı. Makyaj yapmaya üşenilen günlerde tek başına da kullanılıyor, baz rengi olarak da kullanılıyor. Sanırım artık yenisi üretilmiyormuş, ben 1 tane yedek alıp çekmeceye attım. İndirim döneminde denk gelirseniz kaçırmayın.



Mac Extra Dimension Faux Sure Allık; belli belirsiz ışıltılı yapısını ve rengini çok beğeniyorum, en uzun süre üst üste kullandığım allık oldu sanırım kendisi. Hemen her gün elim buna gidiyor ona rağmen gram eksilme yok. Ayrıntılı yazısı isminin üzerine tıklayabilirsiniz.

Chanel Destiny Krem Allık; yapış yapış olmayan ve kolay dağılan yapısı başarılı ama asıl rengi için favorilerim içinde sanıyorum. Özellikle benzer tonlarda makyajlarla çok hoş duruyor. Bütün allıklarımın içinden seçmem gerekirse hiç düşünmeden bu ikisini seçerim sanırım. Yalnız Chanel Mac`in aksine hızla tükeniyor, o yüzden onu kullanmaya kıyamıyorum.


Mac Retro Matte Likit Ruj/ Brunt Spice; bu 3 ruj da hem yapılarının güzelliği hem de renklerinin muhteşemliği için listeye girdiler. Bu yıl en severek kullandıklarım oldular, önümüzdeki yıllarda da aynı olacak büyük ihtimalle. Mat, kalıcı ve konforlu Retro Mat serisinin yazısını eklemiştim, ürün isminin üzerine tıklayabilirsiniz

Charlote Tilbury Walk of Shame Ruj; bu ise efsane bir kiremit kırmızı. Çok güzel bir kırmızı ama günlük de rahatlıkla kullanılabiliyor. Kalemsiz sürülebilir olmasını ve tereyağı gibi olmadan yumuşacık olan kıvamını oldukça başarılı buluyorum, parasını hak ettiğini düşünüyorum. Fakat kalıcılık konusunda çok başarılı değil ( GOT`ın efsane sahnesi Walk of Shame`i hatırlayanlar?).

Mac Liptensity Toast and Butter Ruj; liptensity serisi de oldukça kremsi ve yoğun yapılı bir seri, özellikle kışın sürmesi keyifli oluyor, bu nude kahve rengine ayrıca bayılıyorum. 

Nuxe Lip Balm; şimdiye kadar almadığıma çok pişman olduğum bir ürün. Hem içeriği temiz, hem de oldukça yoğun ve etkili bir lip balm. Elle sürüldüğü için yanında taşımaya pek uygun bulmadığımdan geceleri kullanıyorum.  

Yazının başında da dediğim gibi çok fazla alışveriş yapmadığım bir yılın favorileri bu kadardı. Geriye kalan cilt  ve diğer bakım ürünlerinin yazısı da 2. bölüm olarak bir sonraki postta olacak.

Instagram 👉 @modamasallari 

2018 Favorilerim // Bakım Ürünleri

$
0
0
   

2018 yılında severek kullandığım ürünlerin makyaj bölümü hemen şuradaydı, bu postta da makyaj ürünleri dışında kalan ürünler var.  Hiç uzatmadan başlıyorum bahsetmeye;




The Ordinary Hyaluronic Acid + B5; hyalüronik asit artık hepimizin faydalarını ezberlediği bir ürün malum. Ordinary`ninki de hem uygun fiyatlı oluşu hem de etkili oluşu ile ciddi anlamda favori. Ben sadece kışın, nemlendiricinin altına kullanıyorum. Bu şişem bitmek üzere, yerine yine Deciem`in Niod`unu deneyeceğim ama bunu da yedekledim. Detaylı yazısını yazmışım, okumak için ürünün ismine tıklayabilirsiniz. 

Kiehl`s Daily Reviving Concentrate Serum; yine kış dönemi favorilerimden. Kiehls`den vazgeçemeyeceğim tek ürün olabilir sanıyorum. Genelde makyajın altına cildimi nemlendirmek için kullanıyorum ve bana tam kıvamında geliyor. Yağlı his bırakmıyor, sivilceye, parlamaya neden olmuyor ve nem verdiğini de hissettiriyor. İçeriği ve kokusu da eklenince baya baya sevdiğim bir ürün. Yine yazısı mevcut, okumak için ürün ismine tıklayabilirsiniz.


Lush Let The Good Times Roll; orijinal ambalajı geri dönüşüme verildiği için (Lush 5 adet temiz siyah maske kutusuna, 1 adet ücretsiz maske veriyor) böyle bir kavanozda kendisi. Genelde Lush`ın peelinglerini ve maskelerini çok beğenerek alıyorum, ilk birkaç hafta aynı şevkle kullanıyorum ama daha sonra "o kadar da güzel değilmiş sanki" ye dönüyorum. Fakat bu peelinge hala ilk gün ki kadar sevgi besliyorum. Kremsi bir peeling, tanecikleri orta büyüklükte. Bence güzel arındırıyor, kullandıktan sonra da bariz nemli bir his bırakıyor. Özellikle cildimin kurumaya başladığı dönemlerde hoşuma gidiyor bu durum.  Bir de kokusu bana göre efsane. 

Braun Face Yüz Epilatörü; aslında keşke bunun için ayrı bir yazı hazırlamış olsaydım. Bir hayli memnunum çünkü kendisinden. Şöyle ki dudak üstü tüylerini kendim alamıyorum. Bantlar, yara ya da alerji yapıyor, ip konusunda beceriksizim, cımbız çok uzun sürüyor ve acıtıyor. Dolayısı ile bu iş için sıklıkla kuaföre gidiyordum. Hem fiziksel olarak hem de maddi olarak bu iş hep angarya gelirdi bana. Braun bu sorunumu hallettiği için baş tacı yaptım kendisini. Çok acısız diyemeceğim ama güzel alıyor ve diğer yöntemlere göre daha az kızarıyor benim cildim. Üstelik baya da pratik, makyaj öncesinde birkaç dakikada halledebiliyorum işimi. Bunun başına bir şey gelirse koşa koşa yenisini alırım. 

Cyrene Facial Treatment Essence;özellikle seçtiğim bir ürün değildi aslında bir paketin içinden çıkmıştı. Probiyotikli içeriği nedeni ile kullanmak istedim, tonikten biraz daha koyu, serumdan da akışkan bir yapısı var. Cilt tarafından kolay emilen bir ürün değil, emilmekten ziyade cildinizde kuruyor gibi. Kuruduktan sonra da hafif yapışkan bir his bırakıyor. Ben serumun altına kullanmaktan oldukça memnunum ama... Serum olarak uzun süredir Estee Lauder ANR kullanıyorum, tek başına kullandığımda çok belirgin bir fark yaratmazken, altına Cyrene`nin bu ürününü kullandığımda, sabahları bariz şekilde daha canlı, aydınlık ve yumuşak bir cilt ile uyanmış oluyorum. Dolayısı ile bittiğinde niacinamide ve probiyotik içerikli bir ürün arayışına gireceğim (muhtemelen manyo-factory galactomyces niacin special treatment essence ya da manyo-factory bifidalacto complex olacak)

Skinceuticals Sheer Mineral Uv Defence; bu güneş kreminden de bir hayli memnun olduğumu çok sefer belirtmişimdir, tüm yıl istisnasız her gün kullandığım bir ürün olduğu için bu listeye girmese olmazdı. Bu kadar kullanmama rağmen oldukça uzun gitti. Bir ara gaza gelip Dermalogica`nın güneş kremini almıştım Amerika`dan hala da elime ulaşmadı. Onu beklediğim için yenisini almıyorum şu an ama ilk fırsatta geri döneceğim bir güneş kremi kendisi. Detaylı yazısı için ürünün ismine tıklayabilirsiniz.


Lush Lemony Flutter Cuticle Butter; limonlu kütikül kremi Lush`ın kült ürünlerinden aslında ama ben ancak bu yıl edinebildim. Bu da bittikçe alacağım bir ürün olacak. Çünkü çok yoğun ve güzel yumuşatan bir krem. Sadece tırnak kenarlarına değil ellere ya da vücuda kullanıma da uygun. Yoğun olduğu için sadece tırnaklara kullanarak çok uzun süre idare edilir çünkü oldukça az miktarı yeterli oluyor. Her dakika bulamayacağım bir ürün olduğu için el kremi niyetiyle kullanarak tüketmiyorum, dayanım ömrü de uzun olduğu için sadece tırnaklarıma kullanıyorum.

Mavala Tırnak Sertleştirici; yine bitince almak isteyeceğim ve parasını hak ettiğini düşündüğüm bir ürün olduğu için bunu da ekledim son olarak. ayrıntılı yazısını da yazmıştım, okumak için ürünün ismine tıklayabilirsiniz.

--------------------------------------------------------------------------------------

Bütün yıl severek ve sıklıkla kullandığım, yangından ilk kurtarılacaklar listem böyleydi. Sağlık ve huzur hep liste başı olmak kaydı ile daha bilinçli tüketeceğim ve daha sade bir yıl yıl diliyorum hem kendime hem size ♥

Mac Cosmetics // Liptensity Lipsticks

$
0
0


Mac Cosmetics`in Liptensity Ruj serisinden 5 rengini deneme fırsatı buldum. Genelde MAC`de uzun yıllardır elim hep mat seriye gitmiştir, bir de ambalaj olarak bunlara çok benzeyen "Pro Lonwear Lipcream" serisini oldukça başarılı buluyordum ama Liptensity serisi de beğendiğim seriler arasına eklendi bu yıl.




Liptensity rujların yapıları yoğun ama kremsi. Pigmentasyonları da yüksek ve tek katta güzel renk veriyorlar.  Hem yapı hem de görünüm olarak mat ile satin seri arasında diye tanımlayabileceğim, sürümü rahat, kullanımı rahat güzel bir seri olmuş. Mat seriye göre çok daha kolay sürülüyorlar ve çok daha yumuşak bir tutumları var, görünümleri de daha canlı. Kalıcılıkları ortalamanın üzerinde ama yeme içme sırasında siliniyor ve bardağa vs fazlasıyla bulaşıyor. Bulaşma ve kalıcılık anlamında mat seriden gerideler. Yapılarının yumuşaklığı ve bitim konusunda da satin rujlara benziyorlar. Fakat pigmentasyon, yapılarının kremsiliği ve doygunluğu konusunda da satin seriden daha iyiler. 

Mac bu seri için "jel bazlıdır ve dudağa uygulandığı anda eriyerek saten bir uygulama sağlar" derken de yoğun ve kremsi yapısını vurgulamak istemiş sanıyorum zira hissedilir bir jel kıvamı ya da erime durumu yok, bu tanımlamayı okuyunca kafanızda çok farklı bir şey canlanmasın.

Liptensity serisinde 30`un üzerinde renk var, benim denediğim renkler ise aşağıdakiler. 

Double Fudge, Toast and Butter, Smoked Almond, Doe ve Driftwood
5 rengi de ayrı ayrı beğenmiş olmakla birlikte, bir tanesini seçecek olsaydım "Toast and Butter"`ı seçerdim sanıyorum. "Peachy Cinnamon" dedikleri renk çok hoş ve çok kullanışlı olmuş bence.

Mac Liptensity Lipstick`ler 3,6 g ve 109TL, şu sıralar bazı renkleri ise 88TL`ye düşmüş. 


Dermalogica // Daily Microfoliant Peeling

$
0
0

Daily Microfoliant Dermalogica`nın en popüler ürünü desem abartmış olmam sanırım. En azından markayı duyunca benim aklıma ilk gelen ürünü bu peeling. Yıllarca aklımda olan ama bir türlü sıra gelmeyen bir üründü aslında. Bir ara imkan bulduğum bir Amerika alışverişi ile nispeten makul bir fiyata denk getirince almıştım sonrasında.

Dermalogica Daily Microfoliant; "Pirinç, salisilik asit, yeşil çay, kolloidal yulaf" gibi içerikleri öne çıkartılan ve bu içerikleri ile hem aydınlatıcı hem de rahatlatıcı etki bırakması vaad edilen toz bir peeling.





Ürünün temel esprisi de toz halinde olması aslında. Partikülleri fotoğrafta görüldüğü gibi oldukça küçük, az bir miktarını avcunuza dökerek su ile bulamaç haline getiriyorsunuz ve o şekilde kullanıyorsunuz. Bu kadar ince partiküllü olması da bu peelingi her cilt tipi için kullanıma uygun hale getiriyor. Hatta kalsik peelingler için alışık olduğumuz şekilde haftada 1-2 defa değil günlük kullanıma da uygun bir ürün bu şekilde. Oldukça az bir miktarı iş gördüğü için de tam boyu bir hayli uzun süre gidiyor. 

Ben de bu ürünü bitene kadar haftada 4-5 sefer olmak üzere bir hayli uzun zaman kullandım. Genellikle sabahları kalkınca kullanıyordum. Hem nazik bir ürün olmasını hem de bıraktığı temizleme hissiyatını seviyordum. İri tanecikli peelinglere kıyasla daha güzel bir etki ve daha güzel bir his bıraktığı için kesinlikle tercih ederim. Tanıtım için kullandığı pirinç vb maddelerin içerikte başlara yakın sırada olması da önemli bir kriter olduğundan bu aşamada da geçer not alıyor.

Fakat bittiğinde çok büyük bir boşluğa düşmedim ya da eksikliğini çok hissetmedim açıkçası. Evet oldukça güzel bir peeling ama fiyatının oldukça yüksek olması dolayısı ile sürekli alınacak bir ürün değil benim için. 

Dermalogica Daily Microfoliant`ın 75g`lık tam boyunun Türkiye fiyatı 500-600TL, Amerika fiyatı ise 50-60$ aralığında. Sonuç olarak bütçenizi zorlamıyorsa ya da bir miktar zorluyorsa almanızı, fakat bütçenizi çok zorluyorsa almamanızı önereceğim bir ürün. Ben genelde yurtdışı fiyatını bir miktar daha indirimde denk getirebilirsem almayı tercih ediyorum.

Son olarak ürünün içeriği de aşağıdaki gibi; 

Microcrystalline Cellulose, Magnesium Oxide, Sodium Cocoyl Isethionate, Sodium Lauroyl Glutamate, Colloidal Oatmeal, Disodium Lauryl Sulfosuccinate, Oryza Sativa (Rice) Bran, Oryza Sativa (Rice) Starch, Allantoin, Papain, Salicylic Acid, Ginkgo Biloba Leaf Extract, Camellia Sinensis Leaf Extract, Glycyrrhiza Glabra (Licorice) Root Extract, PCA, Hydrolyzed Wheat Protein, Populus Tremuloides Bark Extract, Cyclodextrin, Lauryl Methacrylate/Glycol Dimethacrylate Crosspolymer, Melaleuca Alternifolia (Tea Tree) Leaf Oil, Citrus Grandis (Grapefruit) Peel Oil, Citric Acid.





Loreal Les Chocolats // Likit Mat Ruj 862 (Volupto Choco)

$
0
0


Loreal`in yakın zamanda çıkardığı Les Chocolate likit mat ruj serisi bir hayli popüler bu ara, mutlaka denk gelmişsinizdir. Bu popularitede rujların bir hayli güzel kokuyor olması, ekstra kalıcı olması, renk sakalasının oldukça güzel olması ve tabii bir de PR öğesi olarak bolca gönderilmesinin etkisi var.  Ben de bu popülariteye karşı koyamadım ve indirim dönemine denk getirim beğendiğim bir rengini satın aldım. 




Sırası ile başlayacak olursam;

  • Buzlu cam gibi görünen ambalajın dış görünüşünü beğenmeme rağmen kapağının kısa olmasını kullanışsız buldum. Sürülürürken elde tutması pratik değil bana göre tasarım hatası olmuş.
  • Kokusu gerçekten çikolatayı andırıyor. Koku her ne kadar makyaj ürünlerinde aranılacak bir özellik olmasa da bir hayli güzel koktuğunu kabul ediyorum.
  • Sürümü zor değil, tek katta oldukça opak şekilde renk veriyor ve örtücülük sağlıyor, dudakla temas eden aplikatörü de kötü değil. 
  • Gel gelelim eğer kalın bir tabaka halinde sürerseniz kuruyup matlaşması oldukça uzun zaman alıyor (öyle 5-10 dakika falan değil daha uzun) ve bu aşamada oldukça yapışkan ağır bir hissiyat veriyor. Bu şekilde kullanmayı oldukça rahatsız edici buldum. 
  • Bu ruju kullanmanın en uygun yolu tek kat olabildiğince ince bir tabaka halinde sürmek bence. Bu şekilde kuruyup matlaşması daha hızlı ve kabul edilebilir bir süre oluyor. 
  • Sonrasında ilk içtiğim şeyde bardağa bir miktar bulaşıyor. (yani hala kurumamış ve fazlalık olan kısım) Fakat tamemen kuruduktan sonra yediğim içtiğim şeye tekrar bulaşma yapmıyor.
  • Kalıcık kısmı ise çok ciddi başarılı hatta biraz haddinden fazla. 12 saat hatta belki daha fazla süre ilk sürdüğünüz hali ile duruyor. Çıkartmak istediğinizde güzel bir makyaj temizleyici ile ancak çıkıyor.
  • Bu aşamada dudakta bir miktar kuruma da yaratıyor elbette yani her gün kullanılacak bir ruj değil bana göre. 

862 Volupto Choco

  • Serinin renkleri ise genellikle açık ve oldukça hoş nude tonlardan oluşuyor, sadece birkaç tanesi kahve ve kırmızı tonlarında ve biraz daha koyu. 
  • Benim açık nude olanlardan en beğendğim "852 Box of Chocolates" olmuştu, tonu Mac`in "Kinda Sexy"sine oldukça benziyor bence. Koyu olanlardan ise "862 Volupo Choco"yu beğenip aldım. 

Özet olarak ince sürüldüğünde kalıcılığının hatrına kullanılabilcek bir ruj olmuş bana göre.



Bitenler // Mart`19

$
0
0

Bitirme konusunda küçük ama istikrarlı adımlarla gidiyorum. Yenisini alma işini de eskiye göre iyice azalttığım için evdeki çekmeceler ve raflar bir hayli rahatlıyor son zamanlarda. Hatta makyaj çekmecemin fondöten bölmesi 9 gibi bir sayı ile tarihinin en minimal zamanını yaşıyor galiba 😄
Geçtiğimiz ay bitirebildiklerim de aşağıdaki gbiydi; 



Essence The False Lashes Maskara; seviyorum, bittikçe yenisini de alıyorum.
Dr.Jart+ BB Krem; kötü değildi kesinlikle ama bayılmadım da. Yenisini almam sanırım, rengi biraz gri tonlarındaydı yapısı ne çok mat ne çok ışıltılıydı. 
NK Top Coat/Oje Kurutucu;çok uzun zamandır severek kullanıyorum, muadil de aramıyorum memnun olduğum için. Gratis`lerde satılıyor sadece.
Loccitane Almond Duş Yağı; Yves Rocher`ınkilere göre çok daha başarılı. Yapısı daha kıvamlı ve yoğun gerçekten nemlendirici kullanmış hissiyatı bırakıyor duş sonrası. Kokusunu da çok beğeniyorum. Bir fırsatta tam boyunu alacağım.
Marc Jacops Ruj; Ufak bir set halinde almıştım bunu, çantada taşımak için çok tatlıydı. Güzel rujdu ama ekstra bir özelliği yoktu. 


Nivea El Kremleri; bu yıl sadece bu kremleri kullandım ve 3 kutu bitirdim toplamda sanıyorum. Nemlendirmesi ortalamaydı ama içerikleri benzerlerine göre daha başarılı olduğu için tercih etmiştim. 
Estee Lauder Take it Away Makyaj Temizleme Losyonu; Süt ya da losyon kıvamındaki temizleyicileri zerre sevmiyorum nedense, bu da bir alışberiş hediyesiydi. Kullandım ama bir şey ifade etmedi açıkçası. 
SkinCeuticals Sheer Mineral Güneş Kremi; ambalajının küçücük olmasına rağmen çok berekti çıktı her anlamda çok severek kullandığım ve elimdekiler bittikten sonra tekrar alacağım bir güneş kremiydi.
Avene Yüz Temizleme Köpüğü;çok nötr bir üründü bana göre. Yumuşak bir üründü ama bir temizlenmişlik hissi yaratmadığı için sevmedim. 



Dove Pure Care Saç Kremi; bunu da sevmedim, kullanmamla kullanmamam arasında hiç bir fark göremedim açıkçası. 
LR Aloe Vera Thermo Lotion; bu termal kremi ise baya severek kullanıyorduk. Okaliptüs yağı etksi ile sürdüğünüz yere sıcaklık sağlıyor temelde, özellikle kas ağrılarına iyi geldiğini düşünüyorum, yenisini aldım. 
Biopoint Miracle Leis Düzleştirici Saç Maskesi; Bu maskenin düzleştirme etksini fena bulmuyorum, özellike kullandıktan sonra saçlarımı düzgünce tarayarak kurutursam baya iş görüyor. Ara ara alıyorum. 
Sephora Avokadolu El Maskesi; Normalde tek kullanımlık maskelere alıcı gözle bakmıyorum, fiyatlarını yüksek bulduğumdan heralde. Bu iki maske hediye olarak gelmişti. Bu eldiven şeklinde olan el maskesini çok beğendim. Kalıcı değil tabii ama sonrasında ciddi yumuşacık yapmıştı ellerimi. Tekrar alabilirim ara ara. 
Sephora Shea Dudak Maskesi; bu da kağıt maske şeklindeydi, dudağınıza koyup bir süre bekletiyorsunuz. Üsttekinin aksine bunun bir etkisini göremedim. 



Karşılaştırma // Hijyenik Pedler Gerçekten Saf ve Doğal mı ?

$
0
0

Son yıllarda ürün seçimlerimizde hem kendimiz adına hem de çevre için daha bilinçli davrandığımız gibi güzel bir gerçek var ortada. Artık çoğumuz marketlerde ve mağazalarda içerik okuyor ve ona göre bir yaklaşım sergiliyoruz biliyorum 💓 Her zaman hedefi tam tutturamasak da "daha doğal" ve "daha temiz" diye nitelendirilen ürünlere hepimiz daha meyilliyiz artık. Bu tarz ürünlere ulaşbilmek ve çeşitliliğin artması harika fakat bu "doğal", "temiz"ürünler aynı zamanda günümüzün en popüler reklam cümleleri olduğu için piyasada ürünün doğalından çok doğalmış gibi yapanına rastlamak mümkün. 

Son zamanlarda bu "çok doğal" reklamlarından hijyenik kadın pedleri de nasibi almış bulunuyor, her köşe başından doğal(!) bir ped markası çıkıveriyor. Dolayısı ile ben de şu an piyasada en çok bulunan ve bir şekilde "pamuksu, pamuk, doğal" vs diye pazarlanan pedleri toparladım ve içerik bakımından birbirleri ile karşılaştırdım, bakalım ambalajın ön yüzüne büyük puntolarla yazılanlar ile karınca duası şeklinde yazılan (bazılarında da hiç yazılmayan) içerikler ne derece yakın.




Pedlerin kullanım sırasındaki performanslarını çok subjektif bulduğumdan bu konuda bir yorumum olmayacak. Bu yazıda sadece paketlerin üzerinde yazan içeriklere bakarak bir karşılaştırma yapacağım.

Ayrıntılı ve uzun kısımları atlayıp direkt sonuca gitmek isterseniz alttaki özet kısmına bakalbilirsiniz.



Sleepy Natural Hikyenik Ped;

Sleepy ambalajının üzerinde; "Saf su ile dokunmuş yumuşacık lifler, bambu ve pamuk lifleri" ibareleri yer alıyor. [Öncelikle çok gözümü tırmalayan şu "saf su ile dokunmuş lifler"e deyinmeden geçemeyeceğim. Dokuma işlemi en basit tabiri ile yatay ve dikey yönde iki farklı ipliğin birbiri arasından geçirilmesi ile kumaş elde edilmesidir. Su ile yapılan bir işlem değildir, life yapılan bir işlem hiç değildir. Pedler, dokumadan oldukça farklı bir yöntem olan nonwoven tekniği ile üretilirler ve karşılığı "dokusuz yüzey"dir. "Bu pedin üretim aşamasında saf su kullanılır" demek için "saf su ile dokunmuş" tabirini uygun görmüşler ama olayın aslına çok ters olmuş aslında, gerçi kimsenin pek umursadığını sanmıyorum ama benim gözüme batıyordu, o yüzden eklemeden geçemedim 😃] Buna ek olarak yine paketin ön yüzünde "paraben, parfüm, losyon ve renklendiricili desen içermeyen iç yüzey"  ibareleri yer alıyor. Paketin üzerinde yan yüze basılan içeriği boyutu dolayısı ile okumakta oldukça zorlansam da, içeriğin basılmış olması sevindirici.

Sleepy Natural Ped`in içeriği şu şekilde;Polietilen, Polipropilen, Tutkal, Selüloz, Süper Emici Polimer, Polyester Elyaf, Pamuk, Bambu Özlü Lifler.

Yani ambalajın sadece ön yüzüne ve reklamına baktığımızda düşündürttüğü gibi sadece pamuk ve bambudan oluşmuyor gördüğünüz gibi. Onlara gelene kadar ilk sıralarda farklı yapay lifler mevcut.

Paketi ilk açtığınızda buram buram bir parfüm kokusu geliyor ama sanıyorum pedin dışındaki koruma ambalajından kaynaklanıyor. Pedlerin dışındaki ambalaj da ince bir nonwovendan yapılmış. Pedin iç yüzeyi çok da pamuksu değil bana göre ama yine de orkid kadar naylonumsu da değil. İnceliği de başarılı ama yazının başında da belirttiğim gibi kullanım sırasındaki emicilikleri veya hissiyatları ile ilgili bir yorum ekleyemeyeceğim.


Sleepy Natural Ped İçeriği
Sleepy Natural Pedin İç Yüzeyi


Molped Pure&Soft Hijyenik Ped;

Molped`in ambalaj üzerinde kullandığı ifadelerde "%0 Boya, Paraben, Klor, Naylon" yazıyor. Ayrıca "Cildinize iyi gelecek bir ped yapmak için doğayı dinledik" diyor. Bunun haricinde içerğe dair belirtilen tek bilgi "ped üretiminde boya kullanılmaz, pamuk içermemektedir"şeklinde. Yani pamuk değil, naylon da yok ama ne var onu bilemiyoruz. İnternette de ek bilgi bulamadım. Muhtemelen naylon değil ama farklı yapay lifler mevcut. 

Molped de paket içindeki pedleri ince bir nonwoven yüzeye sarmış ve bunlarda da mentole benzer bariz bir koku var (Parfüm ile ilgili bir ibare olmadığı için pedlerin kendisinde de var mı yoksa sadece dış ambalajında mı var bilemiyoruz).  Kalınlık olarak burada kıyasladıklarımın içinde bariz şekilde en kalın olanları da Molped. Pedin kanallı gibi bir yapısı var ve neredeyse pofuduk. Pamuk olmamasına rağmen oldukça pamuksu görünen bir yapısı var ve şöyle hafif çektiğinizde lif lif elinize geliyor ki bu bence çok hoş bir durum. 

"Pamuk içermez" ibaresi
Molped Pure and Soft Pedin İç Yüzeyi

Kotex Ultra Hijyenik Ped; 

Kotex`in ambalajında sadece "pamuksu ve emici yüzey" ibaresi yer alıyor. Bunun dışında paketin üzerinde içeriğe dair hiç bir bilgi yok. Yine aynı şekilde internet sitelerinde de bir bilgi göremedim.

Yine bu pedler de diğerleri gibi incecik bir nonwoven yüzeye sarılmış. Herhangi bir parfüm kokusu gelmiyor. Direkt üst yüzey değil ama hemen altındaki tabakada renkli kısımlar görülüyor. İncelik olarak da ortalama ölçülerde. 

Kotex Pedin İç Yüzeyi


Orkid Sensitive Hijyenik Ped;

Orkid Sensitive ambalajının üzerinde ise "pamuk gibi yumuşak" ve "sıvıyı jelleştiren teknoloji ile süper emici" ibareleri yer alıyor. İçerik bilgisi de üzerinde mevcut.

Orkid Sensitive Ped`in içerği şu şekilde;Petrolatum, Behenyl Alcohol, Zinc Oxide, Silica, Dimethicone Silylate, C12-15 Alkyl Benzoate, Glycerin, Niacinamide, Panthenol, Polyhydroxysteraic Acid, Isononyl Isononanoate, Glycine Soja Oil, Chamomilla Recutita Flower Extract, Bisabolol, BHT, Tocopherol, Hexamidine Diisethionate.

Bu kadar kalabalık bir içeriği olmasına ciddi anlamda şaşırdım açık söylemek gerekirse. Üstelik petrol, alkol, silika benim kozmetik ürünlerde ciddi anlamda kaçınmaya çalıştığım içerikler. Tabii bu içerik istesi Orkid`in sadece bu Sensitive paketi için geçerli fakat ne yazık ki diğer paketlerinin hiç birisinde de içerik bilgisi göremedim. Yine internet sitelerinde de bir bilgi yok. Fikir edinmek adına bulabildiğim tek bilgi ise Orkid`in bağlı olduğu şirketin (P&G) diğer ülkelerde sattığı Always pedlerin içeriğine dair paylaştığı şu bilgi. Burada belirttikleri tabloda bu kadar kalabalık bir içerikten bahsedilmese de temel olarak petrol ve poliolefin türevleri kullandıklarını yazmışlar oraya da. 

Orkid pedlerin tekli ambalajlarına gelecek olursak da en naylonumsu dış ambalaj Orkid`inki. Pedlerde herhangi bir parfüm kokusu yok. İnce ve gözenekli üst yüzeyin hemen altında boyalı kısımlar mevcut. İncelik anlamında da en incesi Orkid sanıyorum. 


Orkid Senstive Ped İçeriği
Orkid Sensitive Pedin İç Yüzeyi

Natracare Hijyenik Ped;

Natracare pedlerin ambalajının üzerinde bolca bilgi mevcut. Ön yüzde kullanılan ifade "plastik, parfüm ve klor içermez" ve "sertifikalı organik pamuk yüzey"şeklinde. Kutunun üst kısmında ise çevre dostu yaklaşım, biyolojik olarak yenilebilir kaynaklardan üretim, vegan ürün ve etik üretim olduğunu işaret eden 4 tane etiket bulunuyor (Nordic Swan Ecolabel, USDA Certified Biobased Product, Vegetarian Society Vegan Approved ve Ethical Award). Kutunun alt kısmında ise içerik listesi verilmiş.

Natracare pedlerin içeriği şu şekilde;Pad kısmı: organik pamuk (Global Organic Textile Standard sertifikası ile), kağıt hamuru, nişasta. Paketleme: pedlerin sarıldığı kısım selüloz ve nişasta, Dış ambalaj geri dönüştürülebilir karton. Yapıştırıcı olarak da BPA`sız sentetik kauçuk. 

Tekli ambalajların sarıldığı kağıtlarda, diğer markaların hepsinde olan o ufak yapıştırma bandı yok, kullanım sonrasında kirli olan pedi sarıp tutturmaya yarayan o minik zımbırtıyı arıyor insanın gözü ama hayati bir durum değil tabii. Pedlerin herhangi bir kokusu ya da renklendirilmiş bır kısmı yok. Pedlerin yüzeyi diğerlerinden dağlar kadar farklı olmasa da neticede diğerleri gibi pamuksu değil pamuk. Kalınlık olarak da Molped kadar abartı olmasa da diğerler markalardan daha kalın ama kullanım sırasında rahatsız edici değil bana göre.

Fakat Natracare pedlerin de fiyat gibi bir dezavantajı var. Ekonomik paket gibi bir seçeneği yok, pedlerin boyuna göre 8`li, 10`lu ve 12`li ambalajlarda satılıyor sadece ve bu paketlerin indirimsiz halde güncel fiyatı 30TL. Çok çok nadir %50 indirime girdiğini gördüm ama sıklıkla %30-40 indirimle 18TL`ye bulunuyor. Yine de indirimli haliyle bile diğer markalara göre oldukça pahalı kalıyor.  


Natracare Ped İçeriği
Natracare Pedin İç Yüzeyi


Özet olarak;

Ped seçimi konusunda gerçekten titiz davranma niyetindeyseniz Natracare`dan başka seçenek yok gibi duruyor. Doğal olduğunu iddia edenler de bir şekilde kıyısında kenarında dolaşıyor, "o yok ama bu var" diyor, kelime oyunu yapıyor. Bir kısmı da içerik belirtmemiş zaten. Sleepy ; boya içermiyor, pamuk ve bambu lifleri kullanılmış güzel fakat bunlar son sırada. İlk sıralarda yine yapay lifler var. Molped; boya, klor ve naylon içermiyor fakat pamuk da içermediği belirtildiği için belli ki başka yapay lifler ve ek içerikler mevcut. İçerik listesi açık olarak verilmemiş. Kotex`de hiç bir bilgi yok. Okrid`in Sensitive çeşidinin içermediği şey yok gibi. Diğer çeşitlerinde de içerik belirtilmemiş zaten. 

Peki bu mevzu gerçekten bu kadar kritik mi diye soruyorsanız, bu tabii ki kişinin kendi kararına ve tercihine kalmış bir durum. Fakat bu konu ile ilgili belirtilen görüşlerde ortak kanı "vajinal bölge civarındaki derinin oldukça geçirgen olduğu ve vücuda temas eden maddelerin kan dolaşımına geçebileceği, dolayısı ile toksik kimyasallardan kaçınılması gerektiği" yönünde.  Konu ile ilgili ekstra birşeyler okumak isterseniz bulduğum linkleri de aşağıda paylaşıyorum;



Bitenler // Haziran 2019

$
0
0

Çöpler bir hayli birikmiş yine. Hiç uzatmadan hemen biten ürünlerin kısa kısa yorumlarına geçiyorum.





Botanicals Fresh Care Lavantalı Yağ; Bu yağı saç derimi sakinleştirmesi ve bakım yapması için kullanıyorum. Mucize yaratmasa da kaşıntısına ve aşırı kurumasına iyi geliyor diye hissettiğimden ve de içeriğini beğendiğimden bittikçe alıyorum.

Avon Naturals Saç Açıcı Sprey; Bu da uzunca yıllardır bittikçe aldığım ürünlerden sanırım. Hatta pek Avon alışverişi yapmadığım için yılda bir defa topluca bu spreyden alıp stoklarım genelde. Muadil olarak bebek ürünleri markalarınınkileri denemiştim. Bunu daha başarılı buluyorum.

Pantene Köpük Krem; Bu saç kreminin en önemli özelliği hafif olması. Özellikle saçlarımın dökülmeye çok meyilli olduğu zamanlarda tercih ediyorum. Etkisi de fena değil bence. 

Milk Shake Saç Köpüğü; Saçlarımın kabarıklığını hafif gidermesi dışında bir etkisi var mıydı emin değilim ama çok güzel koktuğu için çok severek kullanıyordum. Makul bir fiyata denk gelirsem tekrar alırım. 

Alterra Şampuan; Bu şampuanı sls`siz oluşu ve temiz içeriği ve uygun fiyatı için tercih etmiştim, severek de kullandım. Devamını alacağım.

Alterra Saç Kremi; Saç kremini de aynı sebeplerden tercih ettim ama bunu hiç beğenmedim. Kullanmam ile kullanmamam arasında hiç bir fark yaratmadı bende, tekrar almayı düşünmüyorum. 



La Roche Posay Misel Su; Uzun zamandır makyajımı yağ ile çıkarıp peşine de yüz yıkama jeli kullandığım için eskisi kadar tüketmiyorum misel suları ama yine de evde bulunuyor bir tane. Bioderma ile dönüşümlü kullanıyorum genelde. İkisi arasında hissedilir bir fark yok gibi, hangisi denk gelirse onu alıyorum.

Derma e Very Clear Acne Scrub; Aslında çok büyük ve sert tanecikleri olduğu için çok bayıldığım bir yapısı yok ama içeriğinde salisilik asit vb şeyler olduğundan sivilce olduğu dönemlerde iyi geliyordu cildime. Derma e beğendiğim bir marka ama bizdeki fiyatları menşe ülkesindeki fiyatlara kıyasla çok yüksek olduğundan tercih etmiyorum. 

Himalaya Neem Diş Macunu; Bir ara temiz içerikli ve florürsüz diş macunu deniyordum sürekli ama dişlerim bu durumdan pek memnun olmadı. Ciddi anlamda rahatsızlık hissetmeye başlayınca klasik macunlara geri döndüm ben de. Florürlü ve temiz içerikli bir macun bakacağım bir ara ama şu an klasik macunlarla devam ediyorum.

Colgate Pro Visible Action Diş Macunu; Ben abidik gubidik diş macunları denerken eşim Colgate`lerden vazgeçmiyor ama bu çeşidi işkence aleti gibi. Her kullanımda lavaboda mavi leke bırakıyor, anında su tutsanız bile illa bir miktar kalıyor ve insanı cidden çileden çıkartıyor, bitmesini bekleyemedim, atıyorum.



Yves Rocher Oje Çıkartıcı;çok uzun zamandır severek kullanıyorum. Eski usul pamukve asetona kıyasla çok pratik geliyor, bittikçe devamın alıyorum. 

Chanel Oje;Çok çabuk koyulaştı ve kıvamı bozuldu. Ambalajının güzelliği dışında artı bir özelliği de yoktu. 

NK Top Coat; Bence gayet güzel iş görüyor ve ojemin dayanıklılığını +1 hatta +2 gün arttırıyor. Gratis`de satılıyor, bittikçe alıyorum. Bu konuda çok methedilen seche vite top coat`a niyetlenmiştim bir ama fiyatı bunun 3-4 katı olduğu için vaz geçtim. 



Sephora Avokadolu El Maskesi; Olmazsa olmaz değil ama sevdim, tekrar aldım hatta. Elleri güzel yumuşatıyor, muhtemelen içindeki ürünün etkisinden ziyade eldiven şeklinde olmasından diye düşünüyorum.

Sephora Primer Yüz Maskesi; Kullanmışım ama açıkçası olumlu-olumsuz hiçbir şey hatırlamıyorum hakkında. 

LR Aloe Vera Nemlendirici Krem; Benim yağlıya dönük cildime çok ağır gelen bir nemlendiriciydi, resmen cildimde ağırlık yaptığını hissettim. El kremi olarak kullanıp bitirmiştim. 

Beauty Blender Sünger; Rahat bir 5 yılı çıkarttı ama artık ortadan ikiye ayrılmıştı neredeyse. Çok sık kullanmıyordum gerçi ama yıkarken biraz hırpalıyorum sanırım ki parçalandı. Elimde bir de siyah versiyonu var ama orjinal olan pembesi kadar başarılı değil bence o. Yine de her kullanımdan önce ıslat, kurula bana zor geldiğinden koşa koşa gidip yenisini almadım. 



Avene Cleanance SPF 50 Güneş Kremi; Aslında kimyasalmış, fizikselmiş çok da irdelemeden idareten almıştım ama sevdim. Kolay emiliyordu, yağlı hissiyat bırakmıyordu ve üzerine makyaj yaparken sıkıntı çıkartmıyordu. Tek eksisi çok düzgün çalışmayan pompasıydı bence. 

Korres Grapefruit Maske; sevdiğim bir maskeydi, cilde anında aydınlık görünüm vaad ediyordu ve başarılıydı da bence. Tekrar Korres satan bir ülkeye  yolum düşerse -elimdeki milyon tane maske biraz alamış olursa- alırım. 

Korres Damsk Rose Maske; Bu da durulanmayan nem maskesi şeklindeydi, özellikle kışın arındırıcı maske vs yaptıktan sonra kullanıyordum. Hem güzel nemlendiren hem de ağırlık yapmayan sevdiğim bir üründü. 

Estee Lauder Advanced Repair Serum;Çok meşhur ve sevilen bir serum biliyorsunuz, fiyatı da oldukça yüksek. Ben kullandığım aman aman bir etkisi görmedim. Yapısı, kıvamı güzel ama o fiyata bir sürü alternatif serum bulabileceğim için tekrar almayı düşünmüyorum yakın zamanda. Ancak çok indirimli kampanyalı vs denk gelir ve elimde başka serum olmazsa o zaman düşünürüm. 

-- Ve Bitti--

Son yaptığım alışverişlerle elimde çok fazla sayıda cilt bakım ürümü biriktirmişim bu ara, hatta bazılarının tüketim tarihlerinin de geçmek üzere olduğunu fark edip üzüldüm. Dolayısı ile cilt bakım ürünlerimi daha düzenli kullanmaya başlamam lazım acilen. 



Viewing all 502 articles
Browse latest View live